Post

Ortadoğu’da Dönüşüm ve Yeni Paradigmalar

Ortadoğu’da Dönüşüm ve Yeni Paradigmalar

Emperyalist Rekabet, Halkların Direnişi ve Demokratik Gelecek

ABD Başkanı Donald Trump’ın 13 Mayıs 2025’te Riyad’da yaptığı konuşma, Ortadoğu siyaseti açısından yalnızca diplomatik bir jest değil, aynı zamanda emperyalist güç ilişkilerinde yaşanan paradigma değişiminin sembolik bir eşik noktasıdır. Tarih boyunca dış müdahalelerin, işgal politikalarının ve yerel işbirlikçiliklerin çarpışma alanı haline gelmiş olan Ortadoğu, halkların kendi kaderini tayin hakkının sürekli bastırıldığı bir coğrafya olmuştur. Trump’ın Riyad konuşması, bu tarihsel sürekliliğin biçimsel olarak dönüşmekte olduğunu, ancak özde tahakkümün devam ettiğini göstermektedir. Müdahale yöntemleri evrilmiş, ancak halkların iradesi üzerindeki baskı sistemleri değişmeden sürmektedir.

Bu konuşma, ABD’nin bölgedeki dönüşümleri kabullendiğini ima ederken, aynı zamanda yeni hegemonya araçlarının devreye alındığını da ortaya koymaktadır. Jeopolitik yeniden dizilim, ekonomik nüfuz savaşı ve dijital tahakküm pratikleri iç içe geçerek emperyalist rekabeti çok katmanlı ve derinlikli bir süreç haline getirmektedir. Buradaki temel sorular şunlardır: Bu dönüşümler bölge halklarının özgürlük, adalet ve refahı için mi şekillenmektedir; yoksa emperyalist çıkarların tahkimi için mi?

Emperyalist Rekabet ve Yeni Ortadoğu
Trump’ın konuşmasında yer alan “yeni bir Ortadoğu” vurgusu, bölgenin çatışmasız ve refah dolu bir geleceğe ilerlediği izlenimini vermeye çalışsa da, bu söylemin arkasında klasik emperyalist stratejilerin güncellenmiş versiyonları yatmaktadır. İran’a yönelik yaptırımların kısmi kaldırılması, Suriye’ye dair diplomatik açılımlar ve Lübnan’a ekonomik yardım vaatleri, bölgesel dengeyi yeniden tesis etmeye dönük hamlelerdir. Ancak bunlar halkların somut taleplerini karşılamak değil, büyük güçlerin stratejik çıkarlarına hizmet etmek amacı taşımaktadır.

Güncellenen Stratejiler, Eski Tahakküm
Özellikle Filistin meselesindeki “çözüm” çağrıları, yıllardır süren işgali meşrulaştıran söylem kalıplarının ötesine geçmemektedir. ABD’nin İsrail’e sağladığı koşulsuz destek ve Gazze’de devam eden soykırım politikalarına karşı sessizliği, “barış” söyleminin içeriksizliğini açığa çıkarmaktadır. Emperyalist rekabetin yeni yüzü, artık yalnızca silah satışları değil; finansal müdahaleler, teknoloji yatırımları ve dijital altyapıların denetimi üzerinden şekillenmektedir. Bu strateji, bölge halklarının ekonomik ve politik bağımsızlığını doğrudan hedef alan, yeni bir sömürgeleştirme biçimidir.

Çin’in Sessiz Yükselişi ve Dijital Kolonyalizm
Son on yılda ABD’nin askeri ve diplomatik nüfuzundaki gerileme, Çin’in Ortadoğu’daki etkisini artırmasına zemin hazırlamıştır. Kuşak ve Yol Girişimi aracılığıyla gerçekleştirilen altyapı yatırımları, aynı zamanda dijital kolonyalizm stratejisinin bir parçasıdır. Huawei gibi teknoloji şirketleri üzerinden bölgenin dijital altyapısı kontrol altına alınmakta; bu altyapılar gözetim ve bilgi denetimi için kullanılmaktadır. Çin’in “barışçı arabulucu” imajı, bölgedeki enerji kaynakları ve ticaret yollarını güvence altına alma amaçlıdır. “Petro-yuan” sistemi ise ABD dolarının hegemonya alanını sarsmayı hedefleyen uzun vadeli bir ekonomik stratejidir. Ancak Çin’in bu politikaları, Filistin davası gibi temel halkçı adalet taleplerini görmezden gelerek, devletçi ve otoriter bir baskı modelini dayatmaktadır.

ABD’nin Dijital Egemenlik Tuzakları
ABD’nin bölgedeki hegemonya mücadelesi artık askeri güç kullanımı yerine ekonomik bağımlılık ve teknolojik üstünlük üzerinden yürütülmektedir. Körfez ülkeleriyle imzalanan ileri teknoloji ve savunma anlaşmaları; yapay zekâ, siber güvenlik ve bulut bilişim alanlarında geliştirilen ortak projeler, ABD’nin dijital egemenlik stratejisinin temel taşlarıdır. “Dijital egemenlik” söylemi, bölge ülkelerinin teknoloji altyapılarını geliştirme vaadi sunsa da, gerçekte bu altyapılar aracılığıyla denetim ve tahakküm mekanizmaları kurulmaktadır. Böylece halklar hem ekonomik hem de bilişsel ve politik bağımlılıkla yüzleşmektedir.

Dijital gözetim, algoritmik kontrol ve siber manipülasyon, klasik işgal yöntemlerinin yerini alarak çok daha sofistike ve görünmez bir hegemonya pratiği inşa etmektedir. Demokratik irade, teknolojiyle harmanlanmış yeni baskı rejimlerine teslim edilmektedir.

Otoriterlik ve Emperyalist İşbirliği
Ortadoğu’daki birçok devletin otoriter rejimler tarafından yönetilmesi, emperyalist güçlerin bölge politikalarını kolayca yönlendirmesine olanak sağlamaktadır. Trump’ın konuşmasında övülen Körfez monarşileri, gerçekte halkların özgürlüklerini baskılayan, demokratik talepleri şiddetle bastıran rejimlerdir. Bu yapılar, emperyalist çıkarlarla uyum sağladıkça meşrulaştırılmakta; ifade özgürlüğü, kadın hakları ve muhalif hareketler sistematik biçimde engellenmektedir.

Çin’in otoriter rejimlerle sıkı bağları, baskı mekanizmalarını dijital araçlarla derinleştirmekte; gözetim sistemleri ve veri tabanlı takip teknolojileriyle halkların politik örgütlenme kapasitesi kırılmaktadır. Böylece hem ABD hem Çin tarafından desteklenen otoriterlik, halkların demokratik dönüşüm potansiyelini sistematik olarak bastırmaktadır.

Filistin Direnişin Kalbi
Ortadoğu halklarının özgürlük mücadelesinin en görünür ve uzun soluklu örneği Filistin direnişidir. ABD ve müttefiklerinin İsrail’i koşulsuz desteklemesi, Gazze’de açık soykırım politikalarına zemin hazırlamaktadır. Körfez ülkelerinin sunduğu barış planları, bu soykırımı perdeleyip İsrail’le normalleşmeyi yaygınlaştırmaya dönüktür. Çin’in sessizliği, Rusya’nın ikircikli tutumu ise bu adaletsizliğin küresel meşrulaştırılmasına hizmet etmektedir.

Filistin, emperyalist sistemin çifte standartlarının ve halkların kendi kaderini tayin hakkının uluslararası alanda gaspının simgesidir. Filistin halkının direnişi, bölgesel olduğu kadar küresel adalet mücadelesinin de ön cephesidir.

Kürt Direnişi Demokratik Alternatifin Simgesi
Ortadoğu’daki kriz ve halkların direnişi içinde, Kürt halkının tarihsel konumu ve yeni stratejik rolü bölgesel devrimci sürecin merkezinde yer almaktadır. Yüzyıllık emperyalist, kapitalist ve ulus-devlet baskılarına karşı direniş, bölgesel güç dengelerini etkilemiştir. Rojava deneyimiyle somutlaşan demokratik özyönetim modeli; kadın özgürlüğü, ekolojik sosyalizm ve doğrudan demokrasi kavramlarıyla şekillenmiş, kapitalist modernite ve ulus-devletçi tahakküme karşı halkçı, sosyalist bir alternatif yaratmıştır.

Kürt hareketinin 21. yüzyıla özgü dönüşümü ve yeniden örgütlenmesi, sadece Kürt halkı için değil, tüm Ortadoğu halklarının birleşik devrimci mücadelesi için tarihi bir fırsattır. Bu konumlanış, bölgedeki sınıfsal eşitsizlikler, ulusal baskılar ve emperyalist müdahaleler karşısında yeni bir halkçı blok oluşturmanın zeminini hazırlamaktadır. Kürtlerin özgürlük mücadelesi, ulusal demokratik taleplerin ötesinde sosyalist devrim perspektifiyle birleştiğinde, bölgedeki sınıf mücadelesinin seyrini değiştirecek ve emperyalist tahakkümü kıracak potansiyele sahiptir.

Kürt halkının bu yeni konumlanışı, bölgesel işbirlikçi rejimlerin ve emperyalist güçlerin planlarını bozmaktadır. Rojava’dan başlayan demokratik devrimci model; kadınların ve gençliğin öncülüğünde Ortadoğu’da yeni bir toplumsal ve siyasal dönüşümün habercisidir. Kürt hareketi, kapitalist moderniteyi aşan, özgürlük, eşitlik ve dayanışma temelinde yeni bir Ortadoğu perspektifi sunmaktadır.

Halkların Demokratik Direnişi ve Birleşik Mücadele Zorunluluğu
Ortadoğu’da halkların ezilen sınıflarının ve uluslarının direnişi, emperyalist ve kapitalist tahakküm karşısında ancak birleşik, sosyalist ve halkçı bir stratejiyle başarıya ulaşabilir. Bölgesel parçalanmışlık, mezhepçilik, etnik milliyetçilik gibi ayrıştırıcı unsurlar ancak enternasyonal dayanışma ve sosyalist bir perspektifle aşılabilir.

Türkiye, İran, Irak, Suriye ve Lübnan gibi ülkelerdeki halkların demokratik talepleri, sosyalist devrim mücadelesinin ayrılmaz parçasıdır. Bu talepler, Kürt özgürlük hareketi, Filistin direnişi ve bölgesel emekçi hareketler arasında köprüler kurulmasıyla güçlenecektir. Halkların kendi kaderini tayin hakkı, emperyalist ve kapitalist sistemin yıkılmasıyla gerçekleşebilir.

Sonuç: Yeni Bir Paradigma Mümkün Mü?
Ortadoğu’da yaşanan dönüşümler, yalnızca jeopolitik dengelerin değişimini değil, aynı zamanda sistemsel bir kriz anını işaret etmektedir. Bu kriz, emperyalist güçlerin ve onların bölgedeki işbirlikçilerinin dayattığı sömürüye, baskıya ve eşitsizliğe karşı halkların demokratik, sosyalist direnişiyle aşılabilir.

Yeni paradigmalar, ancak halkların kendi örgütlenme, özgürleşme ve dayanışma pratiklerini geliştirerek, emperyalizme ve kapitalizme karşı birleşik mücadeleyi örerek mümkün olabilir. Filistin ve Kürt direnişleri bu perspektifin merkezi unsurlarıdır. Demokratik halk iktidarlarının kurulması, kadın özgürlüğü, ekolojik adalet ve sosyal eşitlik ilkelerinin hayata geçirilmesiyle gerçek anlamda yeni bir Ortadoğu inşa edilebilir.

Bu bağlamda, Ortadoğu’da dönüşüm süreci, halkların demokratik öznesi olarak tarih sahnesinde daha güçlü biçimde yer almasıyla, sadece bölge değil, küresel ölçekte kapitalist-emperyalist tahakkümün kırıldığı bir yeni dönemin kapısını aralayacaktır.

 

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

Zihinleri Teslim Alamazsınız

Post

Ortadoğu’da Dönüşüm ve Yeni Paradigmalar

Post

Ortadoğu’da Yeni Oyun, Eski Hesaplar

Post

Yaşamak İçin Direnmek Zorundayız

Post

Yeni Egemenlik Rejimi

Post

Yıkılmayan Kentler İçin Rant Düzenini Yıkmalıyız

Post

Kilitlenme

Post

Gelişen Direnişlerin Dönüştürücü Potansiyeli

Post

Trump’ın Avrupa’sı: Faşizm, Savaş ve Yeni Düzen

Post

Krizin Derinliğinde Yaşayanlar, Direnişin Ucunda Yürüyenler

Post

Filistin Direniyor, Dünya Suça Ortak Oluyor

Post

Kapitalizmin Çöküşüne Karşı Radikal Bir Yol Arayışı

Post

Ortadoğu’daki Çatışmaların Jeopolitik Sonuçları

Post

Kapitalizmin Dijital Ağlarında Bir Heyula Dolaşıyor

Post

Türkiye: Kriz, Direniş ve Gelecek

Post

1968’den Bugüne Mücadelenin Sürekliliği

Post

Trump’ın Küresel Göçmen Politikalarıyla Faşizme Giden Yolu

Post

Gençlik Bu Düzene Direniyor

Post

Kapitalizmin Yolu Savaşlara Çıkıyor

Post

Basın Özgürlüğünü Savunalım

Post

Savaşların Karşısındaki Gençlik

Post

Gezi’nin Gücü, İktidarın Korkusu

Post

Avrupa’da Faşizm Hayaleti mi Dolaşıyor?

Post

İktidarın Krizi, Milliyetçilerin Saldırıları

Post

Yoksulluğun Karşısında Somut Politik Program

Post

İddiasını Yitirmiş Sosyalist Hareket

Post

Ortadoğu'nun Felaketi, İsrail

Post

Faşist Hareketi Besleyen Politikalar

Post

Bir AKP Politikası: Sorunu Çözme, Ortadan Kaldır

Post

Gemisini Kurtaran Kaptan Olamayız

Post

Devrimin Güncelliği

Post

Karanlıktan Çıkışın Yolu

Post

Yönetememe Krizinin Sonucu: Anayasa Tartışması

Post

Bölgesel Savaşlar Denklemi

Post

Yönetememe Krizi Derinleşiyor

Post

Sağlık Kamusal Bir Haktır

Post

Halkların Mücadelesi

Post

Bir Çöküş Hikayesi

Post

Tarihsel Çelişki

Post

Zor Zamanlar Devrimci Eylemi Gerektirir

Post

Suriye’deki Senaryolar

Post

İdeolojik Manipülasyonlarla Mücadelenin Yolu

Post

Gezi Güncelliğini Koruyor

Post

Yargı Bağımsızlığı Ayaklar Altında

Post

Gözde Sermayedarlar Devri

Post

“Güler Yüzlü Kapitalizm” Maskesi

Post

Farklı Mücadeleleri Kesiştirmek İçin

Post

Otoriterleşen Rejimlere Bakış

Post

Sosyalist Bir Alternatif İçin

Post

Kapitalizmin Gıda Krizi

Post

Yıkıma Karşı Birlikte Mücadele

Post

Krizi Ancak Mücadele Aşabilir

Post

Kapitalizmin Krizleri

Post

Kapitalizmin İçinden Bir Olgu: Faşizm

Post

İnsanlığın Seçimi

Post

Yeni Bir Yüzyıl

Post

Emperyalizmin Savaştan Başka Planı Yok

Post

Tespit ve Çözüm

Post

Emperyalizmin Göçmen Planı

Post

Koşullar Mükemmel, Ya Biz?

Post

İnsanlığın Ortak Mirası

Post

Eğitimde Uçurumun Kıyısında

Post

Karanlığı Biz Durdurabiliriz

Post

Ülkenin Sorunlarıyla Uğraşmak Zorundayız

Post

Tek Yumruk Olalım

Post

Fransa'da Maske Düştü

Post

Bay Başkan

Post

Gereğini Yapacağız

Post

Siyasi İktidarın Enkazı

Post

Kavşaktayız

Post

Amok Koşucusu Nereye Koşuyor?

Post

Fişi Çekmeye Hazır mıyız?

Post

Masalın Sonunu Getireceğiz

Post

İtalya’da Sandıktan Ne Çıktı?

Post

‘Kral Çıplak’ Diyelim Kralı Gönderelim

Post

Bu Kış Avrupa’da Bir Hayalet Dolaşır mı?

Post

Kapitalizm İçin İşler Yolunda Gitmiyor