Bu Kış Avrupa’da Bir Hayalet Dolaşır mı?
Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan jeopolitik, enerji ve ticaret üzerine savaş daha önce kapitalistler arasında var olan tüm dengeleri alt üst etti. Patlak veren her savaş sermaye oligarklarına yeni kapılar açmasına karşın, emperyalist-kapitalist sistemin krizlerinin kolayca baş edilebilir olmadığı gerçeği gün gibi ortada.
Tüm emperyalist ülkelerin, mütemadiyen yaptıkları gibi kendi içinde derinleşen her krizi yine yan sömürgelere aktararak sorunu atlatma yoluna gidecekleri; bir yandan yapısal krizleriyle yaşadıkları sarsıntılardan kurtulabilmek için çıkardıkları savaşlarla baş etmeye çalışırken, diğer yandan da saplandıkları bataklıktan çıkmak için daha fazla saldırganlaşacakları kesin.
Okyanus ötesinden dünyanın jandarması rolünü üstlenen, emperyalist hiyerarşide kendisini piramidin en tepesinde sayan ABD’nin, Avrupa’yı Rusya’dan ayırmak için hazırladığı yeni hamlesi, Avrupa’yı ulaşım, enerji ve gıda kriziyle terbiye ederek kendine yaklaştırma planı şu an için işliyor gibi görünüyor.
Nihayetinde bu savaşın amacı, Avrupa’nın Rusya ve Çin ile olası ticaret ve uzun vadeli yatırımlarını artırma adımlarının engellenmesi olarak da okunabilir. ABD ekonomisinin neoliberal politikalar sonucu içinin boşalmış olması ve üretken, dinamik tabanının ciddi bir şekilde zayıflamış olması nedeniyle de kendi hegomanyasını sürdürebilmek için Çin ve Rusya’nin ekonomilerinin altını oyma ve Avrupa'yı zayıflatma amacının pratikte işlediğini görüyoruz.
ABD’nin küresel hegemonyasını sürdürmek için okyanus ötesinin politika yapıcıları, Avrupa'nın yükselen enerji ve gıda fiyatları nedeniyle bir panik dalgasına kapılacağını bildiklerinden, devreye soktukları tasarlanmış kriz planlandığı gibi ilerliyor. Piyasadaki fiyatları artırıp, bağımlılık ve borç tuzağı yaratmak amacıyla atılan hamleler Avrupa'da enerji ve gıda krizi tartışmalarını çoktan başlatmış durumda.
Kuşkusuz bunlar Avrupa’nın ilk defa karşılaştığı krizler değil. Vietnam Savaşı, Arap - İsrail savaşları, 1973 yılında ‘altın standardının’ kaldırılması ve Marshall yardımları dönemi sonrasında, Avrupa enerji ve gıda krizlerinden birini daha yaşıyor. Bu krizin emperyal boyutu kıtayı daha da sarsacağa benziyor.
Kış yaklaşırken Amerikan basınında Avrupa'nın enerji ve gıda krizinden dolayı yaşayacağı büyük kıtlık senaryolarının yazılıp çizildiğini okuyoruz. Öyle ki fabrikaların kapanacağı, yiyeceğe ulaşmanın karneyle mümkün olacağı yönünde dezenformasyon haberleri büyük yankılar uyandırıyor.
Bugün yine okyanus ötesinden milyarları etkileyen yoksullaştırma planları dahilinde, kendi finans kurumları aracılığıyla yürütülen bir savaşın altını çiziyoruz. Amerikan emperyalizminin, jeopolitik oyunu çerçevesinde savaş zayiatı olarak adlandırılabilecek milyonlara karşı suç işleme hadsizliği göz ardı edilmemeli.
Tüm bu savaş planları, elbette ki yoksul ülkeler için gıda ve borç krizi olarak geri dönüyor ve bu da neoliberal politikaların koç başı aktörü olan özelleştirme ve kamu varlıklarının peşkeş çekilmesi anlamına geliyor.
Rusya-Ukrayna savaşının yarattığı siyasal istikrarsızlık ve huzursuzluğun Avrupa’ya yayılmış olduğu bir gerçek, devletler buna karşı bazı önlemler alıyor olsa da bundan etkilenmemeleri imkansız gibi. Bu savaşın faturasını Avrupalı işçi ve emekçilerin artan gıda ve enerji fiyatlarıyla ödeyeceği kesin. Savaşla başlayan tedarik zincirinin kesintiye uğramasının faturası elbette ki kıtanın yoksullarına kesilecektir.
Fakat bizler artık fillerin tepişip çimlerin ezileceği zamanlarda değiliz; Yerkürenin her tarafında kapitalizmin yapısal krizinin sonucunda gelişen sokak hareketlerinin, değişeni ve gelişeni kavrayabilme becerisi gösteren politik örgütlerin önderliğinde başka iklimlere yönelebiliriz.
Peki, hal böyleyken bu kış avrupada bir hayalet dolaşır mı dersiniz?
Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.