Toplumun Enerjisi Rejimin Çuvalına Sığmıyor
Rüzgar gibi geçen günleri yaşıyoruz. Akşener masadan ayrıldı, tekrar döndü. Ülke büyük bir depremle sarsılmışken, bu kez muhalefet tarafında baş döndürücü bir hareketlilik yaşandı. Nihayetinde Millet İttifakı, Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkardı.
Masayı dağıtma girişiminin ve Erdoğan’ı aratmayan konuşmasının ardından Akşener masaya dönmüş oldu. Hem de kazanamayacak dediği adaya yardımcı önerisini kabul ederek. Kılıçdaroğlu’nun adaylığı açıklanırken beliren yüz ifadesinden, masaya istemeden döndüğü sonucunu çıkarmak mümkün. Peki Akşener’i masaya döndüren şey neydi? Devlet, kendi etkisi altındaki muhalefet olmaksızın seçimin kazanılmasından çekindi. Öte yandan toplumsal basınç, egemenlerin siyasette istediği gibi top koşturmasına müsaade etmedi.
20 yıldır ülkeyi yoksulluğa karanlığa boğan, enkazda bırakan, zorbalıkla yöneten, doğayı tarumar eden, halktan alıp yandaşlarını besleyen, anayasa tanımayan Erdoğan ve AKP-MHP rejimiyle karşı karşıyayız.
Mevcut iktidarın nasıl bir karanlık olduğunu Bursa’daki Amedspor maçında gördük. İktidar ortağı Bahçeli yeşil, beyaz toros, mermi, bıçak, provokasyon ve ırkçılıktan oluşan bu tabloyu ‘milli duruş’ diye açıkladı. Jitem artıklarını milli duruş diye pazarlamaya çalıştı. Tribünlerdeki hükümet istifa seslerini ne kadar bastırmaya çalıştıysa, Kürt düşmanı saldırıları o kadar sahiplendi. Seçim sürecinde bu tip provokasyonlarla karşılaşmaya da toplum hazır.
İşte bu düzeyde bir tehlikeyi içeren otokratik iktidarın oyununu bozmak zorundayız. Devlet 90’larda kalmış taktiklerini uyguluyor ancak bu toplum bu çuvala sığmıyor. Akşener örneğinde olduğu gibi devlet aklı değil toplumun enerjisi siyaseti belirliyor.
Kılıçdaroğlu’nun ittifak ortakları sağcı. Birinin devletin etkisinde olduğunu gördük. İkisi eski AKP’li, hatta biri eski AKP başbakanı. Birisi Madımak faillerinden. Millet İttifakı’nın iktidara geleceğini düşünürsek pek de güven oluşturamayan bir tablo da var. İktidara geldiklerinde neo-liberal politikaları izleyeceklerini biliyoruz. Bu açıdan masaya tereddütle yaklaşmakta haklılık payı var. Ancak mevcut siyasal tabloda ilk adım olarak mevcut iktidarı göndermek için ortaya çıkan seçenek Kılıçdaroğlu’nun adaylığı oldu.
Seçim sürecinde ve sonrasında oturup oy pusulasını beklemeyeceğiz. Enkaz iktidarını gönderme mücadelesinin yanı sıra olası hükümetlere basınç uygulayabilecek yeni iktidar alternatifleri oluşturmaya devam edeceğiz. Ortak Politikalar Metni’ni eleştirdiğimiz gibi, bu düzenin kökten değişmesi mücadelemiz sürecek. Her aşama önümüze yeni imkanları çıkaracak. Ancak önce mevcut iktidarın oyununu bozmak zorundayız.
Tribünlerde susturmaya çalıştıkları “Hükümet İstifa” sloganları, Kadıköy sokaklarında ve tüm ülkede Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri üyesi kadınların ağzında çınladı. Bundan böyle her yerde çınlamaya devam edecek. Kadınların örgütlü yürüyüşü, bu karanlık iktidara karşı bir yıldız gibi parlıyor. Umudumuz işte bu mücadeleden yükseliyor.
Ya ırkçı provokasyonlarını, baskılarını, beşli onlu çetelerini de alıp gidecekler ya da biz onları göndereceğiz. Halkın kurtuluşu ancak kendi elleriyle, mücadelesiyle olacak. Gücümüzü bütün toplumda ortaya çıkan AKP-MHP’yi gönderme enerjisinden alacağız. İktidarı göndereceğiz. Halka karşı suç işleyenlerle hesaplaşacağız.
Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.