Karanlığı Biz Durdurabiliriz
Bugün iktidarda olan büyük ve küçük ortakların inşa etmeye çalıştıkları diktatörlüğün, siyasal İslamcı, faşist ve cihatçı karakterler eliyle kurulmakta olduğu gerçeğini göz ardı etmemeliyiz.
14-28 Mayıs seçimlerinden sonra Türkiye siyasal sisteminde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı kesinlik kazanmış görünüyor. Gelecek kuşakları “temsil“ yetkisi almış olanların nasıl bir toplumsal projeye “sahip“ olduklarını önümüzdeki zamanlarda hep birlikte yaşayarak görmüş olacağız.
Zira 22 yıllık AKP iktidarının sömürü, yağma, talan ve yalan üzerine kurulu siyasetinin bünyesine dahil etmiş olduğu çağdışı karakterlerle başlattığı bu karanlık gidişe karşı koyacak mücadele dinamikleri oluşturmak temel siyasal görev olmalı. Siyasal İslam’ın bu gerici yürüyüşüne karşı bir BARİKAT oluşturamazsak, geriye kurtarabileceğimiz bir gelecek kalmayacaktır.
Bu yüzyıla ait olmayan karakterlerin siyaset sahnesindeki yükselişlerinin emperyalistlerden bağımsız olmadığı aşikâr. Kendilerinden önceki iktidar partilerinden farklı özellikleri amaçlarını kendi varlık nedenleriyle ortaya koymalarıdır. Yürüyüşleri esnasında yaşam belirtisi gösteren her şeyi yok ederek bir çöle dönüştürme içgüdüsüyle hareket etmesi, sürünün doğal hareket biçimidir. Bu hareket biçimi aynı zamanda karanlık ve kör bir iktidar biçiminin oluşturulması çabası anlamını taşır.
Sürü psikolojisinin histerik krizleriyle oluşturdukları hareket biçimlerinin temelinde yatan şey yalan siyasetidir. Bu yalanın sürdürücülerinin, biz ve onlar olarak kutuplaştırdıkları toplumda bazı korkuların büyümesine neden olup tehlikeli bazı hücumlar yapmasını sağlamasının bir nedeni var.
Buradaki asıl amaç, varlık nedeni olarak gördükleri karanlığa doğru yürüyüşleridir. Rol modeli olarak gördükleri iktidar biçiminin Afganistan olması da durumu anlaşılır kalmakta. Bu fikrin hayat bulması için önümüzdeki yerel seçimlerde toplumun tüm gözeneklerine nüfuz edecek kanalların yereller üzerinden oluşacağını bildikleri için buradan büyük bir başarı elde etmeyi çok önemsedikleri bilinmeli. Gelecek yılın Mart ayında yapılması hedeflenen yerel seçimlerdeki temel siyaset biçimi de sürü psikolojisini canlı tutmaya çalışmak olacaktır.
Bu kavramın mimarı Dan Rice adında bir palyaçoydu. 1848’de Amerikan politik sisteminde kullanılmaya başlanan “Bando Arabası Etkisi” adını alan sürü psikolojisidir. Bu da insanların düşünmeden, çalmakta olan coşkulu müziğe katılıp bu katarın bir parçası haline geldikleri bir hipnoz biçimi olarak boy göstermekteydi. Ülkemizde de bir örneği bulunan, para, çay ve oyuncakların aynı araç konvoylarıyla dağıtan kişiyi bu toplumun yarısı iyi tanıyor.
Ülkemizdeki burjuva siyaset biçiminin temel hareket noktası yağma ve talan üzerine şekillendiğinden kapitalizmle olan bağı da çarpık olmuştur.
Neoliberal küreselleşme çağının partisi olan AKP’nin kapitalizme hizmet konusunda bir kusuru olmamıştır. Öyle ki iktidar olduğu zamandan günümüze kapitalizmin yeteri kadar artı değer, fazla değer, yeni değer yaratamamasından ötürü doğa yağması ve ekolojik yıkımların partisi olmuştur. Kapitalizme olan uşaklıklarıyla görgüsüz bir sınıf yaratmayı sağlamışlardır.
AKP ve yandaşlarının, iktidar süresince açlık, işsizlik, yoksulluk gibi bir dertleri olmamıştır. Hakkını vererek yaptıkları en iyi şey ülkeyi parsel parsel satmak olmuştur. Bir toplum projesine sahip olmayan siyasal İslamcı aklın işi hep kolay olmuştur. İnsanları öbür dünyaya hazırlamakla görevli olduklarından onların doğa, edebiyat, sanat, bilim ve müzik gibi dünyevi işlerle bir alakaları olmadığı için de işlerini oldukça iyi yapıyorlar.
Burada etik bir şeyden bahsedemiyoruz. Onların çokça tartışmalı olan toplumsal ahlaki yönlerinin bozukluğu, iyi ve kötü arasındaki bir ayraç işlevine sahip olmak için yeterli olmamakta.
Türkiye toplumunda tüm bu dengeleri değiştirebilme potansiyeli hep vardı. Buradaki etik mesele var olan potansiyelin nasıl bir iktidar perspektifine sahip olacağıyla ilgili olacaktır. Bu durum Türkiyeli sosyalistlere sorumlu ve dayanışmacı olmayı zorunlu kılmaktadır.
Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.