
Kapitalizmin Çöküşüne Karşı Radikal Bir Yol Arayışı
Gençlik, Direniş ve Umut: Kapitalizmin Çöküşüne Karşı Radikal Bir Yol Arayışı
“Radikal olmak, olayların kökenine inmektir.”
Bu söz, yalnızca geçmişe ait bir öğreti değil; bugünün gençliğinin yaşadığı çöküşe karşı geliştirdiği radikal bir bakış açısının özüdür. Gençlik, sadece mevcut duruma tepki vermekle kalmıyor; aynı zamanda derine iniyor, kökleri sorguluyor, yeni bir dünya kurmanın yollarını mertçe arıyor.
Çürüyen Düzen, Yükselen Ses
Türkiye’deki genç kuşaklar, neoliberal düzenin yarattığı çöküşle şekillendi. Barınma hakkı, işsizlik, sağlık, güvencesizlik ve ekonomik belirsizlik, günlük yaşamın bir parçası haline geldi. Üniversiteler, gençlere daha fazla fırsat sunmak bir yana, onları geleceksiz bırakmak üzerine dizayn ediliyor.
Gençlik için bu kriz, sadece ekonomik bir çöküşü değil; aynı zamanda toplumsal, siyasal ve ekolojik bir felaketin habercisi olarak yaşanıyor. Bu felaketi fark etmek, yalnızca bir algı meselesi değil; gençliğin kendi içsel deneyimlerinden doğan radikal bir sezgiyi toplumsal bir farkındalığa çevirme biçimine dönüşmüş durumda.
Artık sistem içi çözümler inandırıcılığını yitirmiştir. Gençler, bu çürümüş düzenin yerine toplumsal adaletin ve eşitliğin hüküm süreceği bir alternatif arayışının içinde ilerliyor.
Sadece Karşı Değil, Kurmaya da Varız
Gençliğin itirazı yalnızca ekonomik taleplerle sınırlı değil. Bu itiraz, iklim adaletinden toplumsal cinsiyet eşitliğine, ifade özgürlüğünden sosyal haklara kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Ancak bu talepler, salt bir karşı duruş değil; yaratıcı, katılımcı ve kurucu bir bakış açısının ürünü olarak ortaya çıkıyor.
Gençler, yalnızca mevcut düzeni reddetmekle kalmaz; aynı zamanda alternatif yaşam biçimleri yaratmayı da hedefliyor. Sokağa çıkan gençlik, yalnızca protesto etmekle yetinmez; bir başka yaşamı işaret etmek için var olur. Forumlar, açık mikrofonlar, kampüs işgalleri ve çevrimiçi dayanışma ağları, gençliğin bu mücadelesinin en önemli araçlarıdır.
Bu direniş, yalnızca fiziksel alanlarla sınırlı kalmaz; dijital mecralarda da örgütlenir ve toplumsal ilişkiler yeniden şekillendirilerek mücadele araçlarını kendi yüzyılına uygun hale getirir.
Umudu Çalan Sisteme Karşı
Kapitalizm, sonsuz büyüme ve kâr arayışına dayanır. Ancak bu büyüme artık gençlerin yaşamlarında yoksulluk, güvencesizlik ve geleceksizlik olarak kendini göstermektedir. Türkiye gibi ülkelerde bu büyüme, inşaat politikaları ve baskılarla yapay bir şekilde sürdürülmeye çalışıldı; fakat bu model şimdi tükenmiş durumda.
Gençliğin beklentisi yoktur; çünkü bu sistem onlara yalnızca borç, stres, işsizlik ve yalnızlık vaat etmektedir. Z kuşağının “gelecek hayali kuramamak” hissi, yalnızca bireysel bir psikolojik durum değil; kolektif bir toplum yıkımının göstergesidir. Kapitalizm, gençlerin umudunu yok etmiş; onlara yalnızca hayatta kalma mücadelesi bırakmıştır.
Söz, Yetki, Karar: Bizde!
Bugün gençlik, mevcut siyasal düzenin vaatlerine itibar etmiyor. Dört yılda bir yapılan seçimlerin ardından gelen sessizlik artık tatmin edici değil. Temsilî demokrasinin vaatleri giderek daha fazla toplum kesimi tarafından reddediliyor.
Yeni arayışlar, halk meclisleri ve taban inisiyatifleri gibi yatay örgütlenme biçimlerinde şekilleniyor. Gençlik yalnızca eyleyen değil; karar alan, uygulayan ve yöneten bir özne olmak istiyor. Katılımcı ve doğrudan demokrasi fikri, bu deneyimlerle ete kemiğe bürünüyor ve toplumsal dönüşüm için elzem bir araç haline geliyor.
Bir Mayıs’ta Buluşan İrade
Bir Mayıs, tarihsel hafızanın, emeğin ve direnişin yeniden örgütlendiği bir eşiktir. Bugünün gençliği, bu eşiği yalnızca nostaljik bir anlamla değil; geleceği inşa etme iradesiyle karşılıyor. İşçi sınıfının evrilen biçimiyle birlikte, güvencesiz gençlik emeği de bu mücadelenin merkezine yerleşmiştir.
Yeni emek biçimleri, dijital platformlardan kampüs işgallerine kadar, yeni örgütlenme zeminlerini zorunlu kılmaktadır. Bir Mayıs, sadece "çalışanların" değil; emeği görünmeyenlerin, dışlananların ve bastırılanların günüdür. Bugün gençlik, bu günün yalnızca sembolik bir anlam taşımadığını, radikal bir değişim ve direnişin başlangıcı olduğunu biliyor.
19 Mart’la başlattığı direnişin sürekliliğini, Bir Mayıs’la taçlandırmasını Mahirlerin, Denizlerin, İbrahimlerin devrimci mirasıyla sağlayabilir. Devrimci ve kitlesel bir Bir Mayıs’ın, geniş kabul görmüş bir alanda kutlanması temel hareket noktamız olmalıdır.
Omuz Omuza, Her Yerde
Toplumsal mücadele, yalnızca anlık patlamalarla değil; süreklilik kazanmış örgütlü direnişle yol alır. Bugünün gençliği için önemli olan yalnızca itiraz etmek değil; bu itirazı kalıcı kolektif yapılara dönüştürmektir.
Forumlar, halk meclisleri, yerel inisiyatifler ve çevrimiçi kolektifler gibi yapılar, parçalanmış toplumsal enerjiyi ortak bir zeminde birleştirebilir. Radikal bir dönüşüm, ancak bu kolektif çabalarla, ortaklaşarak ve birlikte üreterek mümkün olacaktır.
Mücadelenin sürekliliği, dayanışmanın sürekliliğiyle mümkündür.
Liselerden Yükselen Direniş
Bu mücadelenin en umut verici yankılarından biri de liselerde yükselmeye başlamıştır. Baskıcı disiplin anlayışı, gerici müfredat ve eşitsiz eğitim koşullarına karşı ayağa kalkan liseli gençlik, sistemin en dipten sorgulandığı yeni bir iradeyi temsil ediyor.
Bu direnişler, yalnızca bir tepki değil; söz söyleme, geleceğini belirleme ve kendi öznesi olma isteğinin somut ifadeleridir. Liselerden kampüslere, mahallelerden dijital ağlara uzanan bu isyan hattı, yeni bir toplumsallığın en dinamik damarını oluşturuyor.
Yarını Biz Kuracağız
Bu çağrı sadece gençliğe değil, umudunu yitirmemiş herkese yöneliktir. Radikal gelecek, yalnızca mevcut sisteme karşı bir eleştiri değil; onun ötesine geçme iradesinde yatar. Yeni bir toplumsallık, ortak yaşam alanlarında kurulur; mücadelenin kültürüyle, kolektif üretimin deneyimiyle büyür.
Bir Mayıs, bu radikal geleceğin işaret fişeğidir. Günümüz gençliği artık yalnızca değişim istemiyor; değişimin ta kendisi olmak istiyor. Karar alma süreçlerine katılan, kendi yaşamını örgütleyen, kendi politik öznesini yaratan bir gençlik; sadece bugünü değil, geleceği de şekillendirme gücüne sahiptir.
İsyan Et, Örgütlen, Umut Ol!
Bu yazı, bir çağrı niteliği taşır: Gençliğe, yani geleceğe seslenir. Düzeni değiştirme gücünün bizde olduğunu hatırlatır. Radikal eleştiri, yalnızca bir eleştiri biçimi değil; bir yaşam biçimidir.
Bugünü reddeden, yarını kurmaya cesaret eden herkes için…
Çünkü başka bir dünya mümkündür.
Ve o dünyayı kuracak olanlar, bugünün itirazını örgütleyenlerdir.
Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.