Tek Yumruk Olalım
Yine "kritik" bir seçim sathı mailine girmiş bulunuyoruz. Yönetenlerle birlikte sistemi değiştirmeyi temel hedef olarak önceleyen politik önermelerin net olarak ifade edilmesinin önemli olduğu bir sürecin içindeyiz.
Emek ve Özgürlük İttifakı’nın seçim startını verdiği Yeşil Sol Parti’yle, iktidardakileri göndermek için oluşturmuş olduğu birliğin, seçim çalışmaları boyunca hâkim ideolojinin köleleştirdiği insanları ve onlara söylenmiş yalanları ve o yalanı söyleyenleri teşhir ederek hesap sorulması arzusunu seçim sonrasında da diri tutması oldukça önemli olacaktır.
Herkesin “kritik” olarak adlandırdığı bu seçimin çok tartışmalı ittifaklara yol açmış olmasının nedenlerinden biri; din tacirlerinin siyasal İslam eliyle yarattığı 21 yıllık rejimin, toplumun her kesiminde oluşturulan olasılıklar yelpazesinin genişletilmesi çabasının tek nedeninin malum kişiden kurtulma ve onun gönderilmesi arzusunun bir sonucu olarak hayat bulmuş olmasıdır.
Bu “kritik” sürecin en dinamik ittifakını oluşturmuş olanların ise yola Yeşil Sol Parti ile devam etmelerinin temelinde o kadar fazla şey var ki… Burada Lenin’den kısa bir alıntı yapmak iyi olacaktır. Lenin ll. Enternasyonal tarihinden o gelenekten koparken “Yeni zamanlar yeni şeyler gerektirir” gibi devrimci bir ilkeden hareket ediyordu. Bugün de tarihsel bağlamında daha fazla yeniliğin hızlıca hayat bulduğu zamanlarda yaşıyoruz. Bu nedenle yeryüzünün tüm renklerini koca bir gökkuşağına dönüştürmek için yıllardır okunan, öğrenilen ve deneyimlenen tüm hareket biçimlerini toplumun önünü siyasal bir disiplinle açmaya çalışanların hareketine tanıklık ediyoruz.
Bunun kolay olmayacağını biliyoruz. Burjuva sisteminin eğitimli soysuzları, gönüllü kulluk görevlerini bu süreçte daha fazla dezenformasyonla yerine getireceklerdir. Onların cirit attığı bu sistemi alt üst etmek için daha fazla yumruğa ihtiyacımız olacaktır. Bunun da ilk adımlarından birisi sözün, yetkinin ve kararların halkta olduğu güçlü bir parlamento ile mümkün olacaktır.
Cumhuriyetin yeni yüzyılındaki bu “kritik” seçimlerle geçmişteki ritüeli kökünden değiştirmek için yola devam etmeliyiz. Kısa süreli darbelerin olmadığı, körler ve sağırların her dört-beş yılda birbirlerini seçimlerle ağırlamadıkları ve hangi burjuva partisinin kazandığının önemli olmadığı bir parlamentonun, profesyonel siyasetçilerin yalan arenası olmaktan kurtarılmasının çok önemli olduğu bir sürecin içindeyiz. Aynı kaşarlanmış tipleri görmeye devam etmemek için ve sözün güçlü söylendiği bir halk meclisine dönüştürülmesi için 14 Mayıs’ın bir miladın başlangıcı olmasını sağlamalıyız.
Mevcut duruma bir çözüm getirmediğimiz takdirde, halka ait olanın yağmalanmaya devam ettiği ve bir takım asalakların ülkeyi bir arpalık, parlamentoyu da cirit attıkları arena olarak gördükleri durum devam edecektir. Bu durumu tümden reddedip şimdiye kadar içte ve dışta yaratılmış düşmanlık efsanelerini kendi sistemlerinin bekası için var edenlerin oyununu, bu “kritik” seçimlerde gerekli cevabı vererek bozmalıyız.
Uzun yıllardır sistemin iç düşmanı olarak görülen sosyalistler, Kürtler, Aleviler, LGBTQ+’lar, kadınlar, Ermeniler ve başka etnik ve dinsel kimlikli bireyler aslında özgürlük, eşitlik ve demokrasi mücadelesinin tüm özneleri olmuştur. Dış düşmanları ise Misakı Milli sınırları dışındaki tüm halklar oluşturur. Uzun yıllardır bu yalanlarla yönetilen bir ülkeyiz. Bir Türk’ün dünyaya bedel olması sözünün milliyetçi histeri anlamına gelmesi gibi.
Yıllarca işlenmiş bu yalanların hepsini reddedip, eşitlik ve kardeşlik ilkeleri temelinde bir yaşamı var etmek için mücadele etmeli ve bir arada kalarak daha güvenli, daha huzurla nefes aldığımız bir geleceği kurmak için canla başla çalışmalıyız.
Bu fikrin büyümesi ve güçlenmesi için öncelikli olarak üzerinde yaşadığımız toprakların bize ait olduğunun farkına varmalı ve bir yabancıymışız fikrinden vazgeçmeliyiz. Bu fikri bize empoze edenleri göndermek için bir arada ve daha gür haykırmalıyız. Bu toprakların ve onun yönetimsel tüm haklarının da üzerinde yaşam sürmekte olan insanlara ait olduğu gerçeğini unutmamalıyız.
Bu yurttaşlık bilincini güçlendirerek itilip kakılmaktan kurtulmanın zamanı gelmiştir.
Emek ve Özgürlük İttifakı; eşitlik ve özgürlüğün yeniden güçlenip ayağa kalkacağı bir ülke için mücadelesine başlamıştır. Yönetenleri gönderip sistemi değiştirebilme gücüne ve cesaretine sahibiz, yeter ki yaşamın tüm renklerinden oluşacak bir yumruk olma özverisini gösterelim.
Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.