Post

Cumhur İttifakı’nın Hedefi: Kadınlar

Üniversite son sınıf öğrencisiydim Erdoğan İBB başkanlığını kazandığında. Herkes gibi beklemediğim bir sonuçtu. Ancak beni en çok şaşırtan kadınların Erdoğan yönündeki oy tercihiydi. Seçimden sonraki hafta sonunda bir gazete -yanılmıyorsam Hürriyet- o dönem AKP İstanbul Kadın Kolları Başkanı olan Sibel Eraslan ile yapılan bir röportaj yayınladı.

Sibel Eraslan, Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanı olmasını sağlayan seçimde kadınların ne kadar etkin olduğunu anlatıyordu. Bir de seçimden sonra nasıl eve gönderilmek istendiklerini.

Son günlerde 6284 sayılı kanun üzerinden, AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in kendi partisi tarafından linç edilmesi ve Zengin’in “yoruldum” açıklaması beni geçmişe götürdü. Cumhur İttifakı tarafından birkaç tarikatın oyu için sadece Özlem Zengin değil tüm kadınlar gözden çıkartılmış durumda. Erdoğan başkan olsun yeter!
 
Peki, Erdoğan başkan adayı olabilir mi?
 
Erdoğan’ın yeniden aday olabileceğini açıklayanlardan biri de TBMM Başkanı.
TBMM Başkanı bir süredir başlıktaki soru için arka arkaya açıklamalar yapıyor. Parlamento Başkanı açıklamalarında kısaca,

“…31 Ekim 2007 tarihinde yürürlüğe giren 'en fazla iki defa seçilir', ifadesi 30 Nisan 2018'de yürürlükten kalkmış. Anayasa koyucu, aynı cümleyi 30 Nisan 2018'de yürürlüğe koymuş. Demek ki bizim iki defa seçilmeyle ilgili Anayasamızda iki farklı hüküm var.

Metnin değişip değişmemesinin bir önemi yok. Belki cümle olarak aynı cümleden bahsediyoruz. Ama bu cümleyi yasama organı ne zaman, hangi tarihten sonra yürürlüğe koymuş, önemli olan budur.

Dolayısıyla hukuk kuralı her zaman cümlenin yorumu sonucu ortaya çıkmıştır. 'Yoruma kapalı.' yaklaşımları esasen temelden yanlış. Yorum meselesini ve hukuk kuralının ne olduğunu tam bilmeyenlerin görüşleri."
 
Meclis Başkanı  Şentop’un deprem öncesi bahsettiği ve bugünlerde yine cansiperane savunduğu Anayasa’nın 101. maddesi, 5678 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun çerçevesinde 21/10/2007 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu kabul edilmiş ve buna ilişkin Yüksek Seçim Kurulu Kararı 31/10/2007 tarihli ve 26686 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Erdoğan 2007’de getirilen bu hüküm geçerli iken iki kez seçilmiştir.
 
TBMM Başkanı aslında ilgili maddede ne yazdığını, maddenin 2018’de değişmediğini çok iyi biliyor. Parlamento Başkanı tarafsız olması gereken biri. Yukarıda verdiğim açıklamalar ise pek tarafsız durmuyor. Peki, kendisi de bir hukukçu olan –sanıldığı gibi Anayasa Hukukçusu değil Hukuk Tarihi profesörüdür- Meclis Başkanı neden hukuka aykırı bu açıklamayı yapmaktan geri durmuyor? Neden, gayet açık olan hükmü “yorumlamaya” çağırıyor hepimizi?
 
Çünkü Erdoğan ile var olduklarını biliyorlar.

Çünkü Anayasa’yı ve hukuku tanımadan yaşamaya fena alıştılar.

Aşağıdaki satırları okuduğumda, Meclis Başkanı’nın bu açıklamaları geldi aklıma. Hukuk ve yorum kelimeleri her dönemde tartışılmış, hatta çok iyi kullanılmış(!).

Hukukun Hükümranlığı adlı kitabında (Ertuğrul Uzun çevirisi) Roland Dworkin*, bazı hukuk felsefecilerinin dile getirdiği bir iddiaya yer vermiş:

“Bazı uluslarda veya koşullarda, meclis veya mahkemeler gibi bilindik hukuki kurumların varlığına rağmen hukuk yoktur, çünkü bu kurumların uygulamaları bu ismi hak edebilmek için oldukça şerirdirler.”
 
2017 Türkiye Anayasa değişikliği referandumu, 16 Nisan 2017'de gerçekleşen halk oylamasıdır. Bu oylamada seçmenler, Türkiye Anayasası’nın 18 maddesi üzerindeki değişiklikleri oyladı. Bu değişikliklerin içinde; yürürlükteki parlamenter sistem kaldırılarak yerine Türk tipi Başkanlık sistemi getirildi. Başbakanlık makamı kaldırıldı. Yapılan 18 madde değişikliğinin içinde Cumhurbaşkanlığı’nın seçilme sayısı ile ilgili 101. maddesi yoktur.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan 2014’te ve 2018’de Cumhurbaşkanı seçildi. Dediğimiz gibi bu madde yürürlükte iken Erdoğan iki kez seçilmiştir.

Meclis Başkanı’nın aksine tarafsız bir gözle baktığınızda konu hiç de karmaşık değil. 2017'de yapılan referandumda sadece Anayasa'daki bazı maddelerin değişiklikleri oylandığı için Erdoğan üçüncü kez Cumhurbaşkanı adayı olamaz. Anayasa madde 101 oylanan maddeler arasında değildir.
 
İyi de bu kadar açık bir konu üzerinde neden kendileri lehinde bir sonuç almaya çalışıyorlar? Cevabını yine Roland Dworkin veriyor:

“Bazı hukuki pratikler öylesine saygınlığını yitirmiştir ki, herhangi bir kabul edilebilir siyasi ahlak ya da gerekçelendirilmiş bir iktidar dahilinde herhangi bir yoruma imkan tanımazlar.”
 
İktidar olduklarında kendi yarattıkları hukuk hükümranlığı ile varlıklarını sürdürürler…
 
Kadınlar 6284 sayılı kanundan vazgeçmeyecekler!
 
Bu yazı hazırlandığında gazetelerde haber olan Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) tarafından hazırlanan Kadınların Ekonomik ve Toplumsal Yaşamdaki Sorunları Araştırma Raporu’na göre Türkiye’deki kadınların yüzde 60,3’ü kendisini mutsuz hissediyor.

Filiz Pehlivan’ın yetkinreport.com’daki yazısında aktardığı rapora göre, 2018 Milletvekili Genel seçiminde, katılımcıların yüzde 38,3’ü AKP’ye, yüzde 27,8’i CHP’ye oy vermişken; araştırmanın yapıldığı tarihlerde (2022 sonu) oy tercihlerinde değişiklik oldu. AKP’ye daha önce oy veren kadınlar artık tercihlerini AKP dışındaki partilere kaydırmış durumda.
 
Cumhur İttifakı’na katılan Yeniden Refah Partisi ve Hüdapar’ın açıklamaları biz kadınları derinden endişelendiriyor. Bu endişe hiç de yabana atılmayacak ölçüde haklı. Çünkü İstanbul Sözleşmesi’nin de ilk olarak Yeniden Refah Partisi tarafından hedefe konulduğunu çok iyi biliyoruz.
 
2023 Mart ayında 23 kadın cinayeti, 19 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti.
 
14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimi ülkemizin geleceği açısından çok önemli bir seçim olduğu gibi aynı zamanda özellikle biz kadınlar için hayati bir önemde.

Bunu biz söylemiyoruz kadınlara karşı ittifak olan halihazırdaki iktidarın da içinde bulunduğu Cumhur İttifakı söylüyor. İttifakı oluşturdukları ve ortaklaştıkları nokta; kadınların haklarını geriletmek!

Kadın haklarını engellemek, 6284'ü kaldırmak, İstanbul Sözleşmesi’ni zinhar bir daha adını bile anmayacak şekilde unutturmak ve nafakayı kısıtlamak…
 
Türkiye'de her an kadınların ve çocukların yaşam hakları ellerinden alınıyor, hayat pahalılığı, deprem… Hala yıkıntılar arasında belki binlerce cenaze olmasına rağmen iktidarın umurunda değil. Cumhur İttifakı ortaklarının derdi, istedikleri gibi at koşturacakları, kadınların ve çocukların bedenlerinin üzerinde istedikleri tahakkümü uygulayacakları bir düzeni inşa etmek. Bu yüzden Erdoğan’ın hukuka aykırı başkan adaylığına göz yumulabilir!
 
Bizler ne yapıyoruz?
 
Bizler derken; kadınları, LGBTQ+’ları, muhalifleri ve tabii ki demokrasiden, laiklikten çağdaşlıktan ve sosyal hukuk devleti tarafında olanları kastediyorum.
 
Bu yazıyı hazırladığım sırada Mart 2023 kadın cinayeti raporunu Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu açıkladı. Açıklanan Mart 2023 raporunda, maalesef 23 kadın cinayeti, 19 şüpheli kadın ölümü gerçekleştiğini görüyoruz. Kadınlar öldürülüyor, birileri seyrediyor.
 
Şubat 2023'te, Türkiye’nin 10 şehrinde deprem sonucunda yüz binler can derdine düşmüş iken erkek şiddeti yine durmadı ve Türkiye'de 11 kadın cinayeti işlendi. Yine Şubat 2023’te ilk kez Türkiye tarihinde şüpheli kadın ölümü, kadın cinayeti sayısını geçti ve 12 kadın da şüpheli şekilde öldü.
 
Şüpheli kadın ölümlerinin giderek artması ve her yıl sayılarına sayılar eklenmesinin tek nedeni devlet aygıtının; Adalet Bakanlığı’nın ve İçişleri Bakanlığı’nın görevini yerine getirmemesidir. Şüpheli kalan her dosyanın yeni kadın ölümlerine sebep olmasıdır. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeden önce etkin uygulanmaması ve daha sonra da imzanın sözleşmeden çekilmesidir.
 
Kadınların hakları ile birlikte yaşamaları açık tehlike altındadır. Bu gerçeğin farkında olarak mücadelemizi ülkenin her yerinde sürdürüyoruz. Farklı partilerdeki kadınlar olarak etkin şekilde taleplerimizi dile getiriyoruz. Seçim çalışmaları, seçim hukuku eğitimleri ve kadın davalarını takip ediyoruz. Özellikle seçim hukuku eğitimi verdiğim gruplarda kadın avukat sayısındaki çoğunluk, bizlerin seçimin ve seçim güvenliğinin önemini kavradığımızı gösteriyor.

Cumhur İttifakı’nda amaç birliği olarak kadınlara karşı bir cephe oluşturan erkekler; kadınlar ve çocuklar üzerindeki söz haklarından vazgeçmek istemiyorlar. Bu amaçları için her ne nasılsa göreve getirdikleri kadın siyasetçileri de bir kalemde silebiliyorlar.

Tahakkümlerinden vazgeçmek istemedikleri gibi verdikleri kadarıyla yetinmemizi, bedenlerimiz üzerinde hak sahibi olmak ve ara sıra da dövebilmek istiyorlar!
 
Seçimin tekrar iktidara hediye edilmesi halinde sadece 5 Nisan Çarşamba günü avukatı olduğum, İstanbul (Çağlayan) Adliyesi’nde kapatma davası duruşması görülecek olan, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği değil artık tüm kadın örgütleri kapatma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.

Bu sebeple, 14 Mayıs 2023 seçimi kadınlar için yaşama ve geleceğe açılan bir kapı olacak.
 
Aşağıdaki dizelerinde usta şair Cemal Süreya, “ödevleri yenilmek” dediği kadınlar Cumhur’un dayattığı ödevleri reddederek yenilmeyip yaşamak için direnecek.
 
“Bir gün sizin de yolunuz düşer memlekete
Siz de görürsünüz bunları kadınlarda
Ödevleri yenilmek olan hep
Bıçakla kemik arasında
Susmakla ağlamak arasında
Yenilmek
Kadınlar”
 
*Hukukun Hükümranlığı, Roland Dworkin (Ertuğrul Uzun çevirisi - Nora yayınları)

 

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

Cumhur İttifakı’nın Hedefi: Kadınlar

Post

Tam Yetkili, Sıfır Sorumlu

Post

Bağır, Duyulsun Sesin!

Post

Sansür Yasası Hayatımızdan Ne Götürüyor?

Post

Yaşatmak için Buradayız!

Post

Türkiye Bir Hukuk Devleti Midir? (II): Kavala’dan Gülşen’e Hukukun Hükümranlığı

Post

Türkiye Bir Hukuk Devleti midir? (I)

Post

Biz Kazandık!