Post

Tek Pişmanlığımız Bugünün Bu Kadar Geç Gelmiş Olması Olsun

Zohran Mamdani: “Tek Pişmanlığımız Bugünün Bu Kadar Geç Gelmiş Olması Olsun”

“…Bu şehrin gördüğü en iddialı hayat pahalılığıyla mücadele programı yer alacak: iki milyondan fazla kira düzenlemeli kiracı için kiraların dondurulması, otobüslerin hızlı ve ücretsiz olması ve şehir çapında evrensel çocuk bakımının sağlanması…

Daha iyi bir geleceğin sözünün geçmişte kalmış bir hatıradan ibaret olduğunu kabullenmeyi reddedenlerle bu şehri emekçilerin yeniden hem sevip hem yaşayabileceği bir yer yapacağız.

Depolarda kutu kaldırmaktan parmakları moraran, teslimat yetiştirmek için bisiklet tepesinde avuçları nasır tutan, mutfakta çalışırken elleri yanan ve bugüne kadar New York’un idaresinde dikkate alınmayan insanlar, artık bu şehrin idaresinde söz sahibi olacaklar…

Çalınan her kapıyla, alınan her imzayla, verilen her zorlu sohbetle, siyaseti tanımlayan o küfü, o kuşkuculuğu aşındırdınız….

Yıllar sonra tek pişmanlığımız bugünün bu kadar geç gelmiş olması olsun…” 

Bu sözler, New York yeni belediye başkanı Zohran Mamdani’nin seçim zaferinden sonra yaptığı konuşmanın sadece bir kısmı. Konuşma uzun ve başka birçok başka önemli söz içeriyor ama özellikle bunları seçtim. Çünkü görebildiğim kadarıyla, seçim sonucu üzerine yapılan bazı yorumlarda hala kimlik vurgusu ya da seçim kampanyasında kapı kapı dolaşılmış olması öne çıkabiliyor. Oysa Mamdani’nin kazanması kendi konuşmasında da belirttiği gibi, emekçilerin ihtiyaçlarına seslenen açık, anlaşılır, somut ve uygulanabilir bir iktisadi programın zaferini çok açık biçimde kanıtlıyor. 

Kendi seçmediği kökeni, herkesin sadece kendine ait olması gereken inancı, gerçekten de çok iyi bir şey olan güler yüzlü biri olması, gençliği ya da diğer kişisel özellikleri ve hatta sosyalist kimliğini açıkça savunması bile değil ona seçim kazandıran.

Tam tersi; kimlik siyaseti değil sınıf siyaseti yürütmüş olması, bu mücadeleyi Democratic Socialists of America (DSA) ile son derece örgütlü yürütmüş olması, ABD’nin önemli sosyalist örgütünün COVİD döneminde olduğu gibi bütün kimliklerin ortak ekmek davasına; geçim derdine çözümler üreten deneyimleri olması ile kazandılar.  Yaklaşık 90 bin gönüllüyle yürütülen kampanya, sendikalar, kiracı birlikleri, iklim adaleti girişimleri ve feminist ağların birleşik çalışmasıydı. DSA’nın programı, üretim araçlarının toplumsal denetimini, kamusal yatırımın planlamasını ve bakım ekonomisinin merkezi önemini savunuyordu.

Evet ABD’de de sosyalistler var ve sadece Musk’lar, CEO’lar, patronlar değil, örgütlü bir halkın dayanışması ve mücadelesi seçim kazandırabiliyor. Sadece çok çalışıp kapı kapı dolaşarak değil, emekçilere seslenen politik iktisadi programı anlatarak, kendi iyi sözleriyle “Çalınan her kapıyla, alınan her imzayla, verilen her zorlu sohbetle, siyaseti tanımlayan o küfü, o kuşkuculuğu aşındırarak…”

Dolayısıyla sadece programla da değil, onu açık, anlaşılır, somut ve uygulanabilir kılarak. 

ABD’de milyonlar, geçim derdiyle boğuşuyor. New York’ta ortalama kira 4000 doları aşarken, asgari ücretli bir çalışanın barınma giderini karşılaması imkânsız hale gelmiş durumda. Mamdani’nin seçim vaatleri bu tabloya doğrudan yanıt veriyordu:

  • Kiraların dondurulması,
  • Ücretsiz toplu taşıma,
  • Belediye destekli marketler,
  • Evrensel çocuk bakım hizmetleri

Bu program çabucak ve milyonlarca kişide karşılık buldu. Her ne kadar sermaye kesimlerince bu uygulamaların yüksek maliyet taşıdığı, kolaylıkla yaşama geçirilemeyeceği iddia edilse de, New York’un tam 116 milyar dolarlık devasa bir bütçesi bulunması (Türkiye’nin yaklaşık üçte biri) bazı imkanlar bulunabileceğini ortaya koyuyor. Önümüzdeki 10 yılda belediyenin uygun fiyatlarla kiraya vereceği 200 bin konut üretimi de planlanıyor.

İşte, finans kapitalin kalesinde “iktisadın yeniden siyasallaşması” tam da bu demektir. Kamucu bir programın New York gibi bir metropolde karşılık bulması da, Hayri Kozanoğlu, BirGün gazetesindeki yazısında çok isabetli tahlilinde olduğu gibi tesadüf değildir. https://www.birgun.net/makale/new-yorka-sosyalist-belediye-baskani-666704

Kozanoğlu “Mamdani’nin kamucu programı, neoliberal belediyeciliğin sınırlarını aşarak yerel düzeyde planlamacı bir ekonomi anlayışını canlandırdı” diye yazdı. Sınıf çelişkilerinin en yoğun yaşandığı neredeyse tüm küresel metropollerde ilerici sol adaylar kazanmasını temellendirdi. İstanbul yanında, Londra, Paris, Barcelona örnekleri dışında; ulusal düzeyde sağ popülist, otoriter yönetimlerin bulunduğu Varşova, Prag, Budapeşte gibi Doğu Avrupa kentlerini de örnekliyor. Ve son olarak ABD’nin benzer diğer eyaletlerinde de Trump yenilgisi onun tespitini doğruluyor.

Bizim için işin en ironik yanı da şu; iktidara yakın basın da Mamdani’nin başarısına pek sevinmiş görünüyor ama İstanbul’da büyük başarıya imza atan “Kent Lokantaları” fikri New York’a taşınsa ya da Mamdani burada yaşasa ne olurdu bilemiyoruz…Ayrıca DSA’nın emekçileri ve tüm ezilenleri ve kadınları merkeze koyan programı, bizdeki bütün bakım yükünü kadınlar üzerine yıkan aile politikalarına hiç benzemiyor. Biz de kreşler bile kapatılırken, Mamdani herkese yönelik çocuk bakım hizmeti getiriyor. 

Feminist iktisat bakımından da önemli boyutları olan program, sadece çocuk bakımında değil, toplu ulaşımın kamusal hale gelmesi ve ev içi emeğin toplumsallığını artıran politikalar öneriyor, kadınların ücretli emeğe katılımını kolaylaştırıyor. Nitekim feminist iktisatçılar, bu politikaları “yeniden üretim ekonomisinin kamusallaşması” olarak tanımlıyor. Sosyalistler, bu zaferi “kira krizinin siyasallaşmasıyla finans kapitalin kalesinde açılan yeni sınıf cephesi” olarak nitelendiriyor, Demokrat Parti’nin yıllardır terk ettiği sınıfsal gündemin, bu seçimle yeniden siyasetin merkezine taşındığını vurguluyor. 

Sonuçta denildiği gibi; Mamdani’nin kampanyasının kilit noktası, bu sistemin “geçim güvencesi yoksa yaşama hakkı da yoktur” iddiasını merkezine almasıdır.  Siyasetin gündemi böylece kimlikten geçime, temsilden üretime kaydı ve bu tüm dünya için bir çağrı, bir umut. İstanbul ve Ankara’da uygulanan kamucu politikalar ; kent lokantaları, sosyal destekler, kira yardımı gibi benzer bir yönelim olması da bizim şansımız. Bu şansı sonuna kadar kullanmamız lazım. 

Mamdani elbette sadece tiktokla gelmedi. Kamucu, toplumsal, üretken ve uygulanabilir bir programla, örgütlü bir seçim mücadelesi vererek geldi.

Tik tok da olsun tabi ama sadece bu bütünsel mücadeleyle şehirleri de, dünyayı da değiştirebiliriz.

 

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

Tek Pişmanlığımız Bugünün Bu Kadar Geç Gelmiş Olması Olsun

Post

TÜİK Bile Farkında: İstanbul Sözleşmesi Yaşatır

Post

Hipokrat’tan Diyanet’e Kadın Hakları

Post

Gerçek Diplomalar, Sahte Adalet

Post

Bu Gurur Hepimizin

Post

Kesinlikle Ayrı Dünyaların İnsanlarıyız

Post

“Maarif” Modelinde Kadının Adı Yok

Post

Aile Genelgesi’nin Arkasında Neler Var?

Post

Silahlar, “İkili Ölümler” ve Evrensel Haklarımız

Post

Çocuklar Ölmesin, Dondurma da Yiyebilsinler

Post

Büyük Onur Yürüyüşümüz

Post

Reisçilik Sistemi İle Yok Olan Aileler ve Soyadı Hakkı. İyi Mi Oldu AKP?

Post

“Amores Perros”: Köpek Sevgisi

Post

Bizi Bu Havalar Mahvetmeyebilir

Post

Biz Maraba Değiliz

Post

Ücret-Fiyat Sarmalı Yok, Şiddet Sarmalı Var

Post

Her şeyi Gizleyen TÜİK, Ölümleri Gizleyemiyor

Post

Çekirdek Bir Aileydik

Post

New York Sokaklarında Asıl Anlatılması Gerekenler

Post

Sorun ‘İnceller’de Değil İçimizde, O Kutsanan Ailenin Tam Göbeğinde, Kutsayanların Zihninde! Yağmur Yağar Ama İktidar Islanmaz

Post

Bozuk Düzende Sağlam Çark Olur Mu?

Post

Narin Davası Hepimizin

Post

Bu Kadar Şiddet Arasında Skandallardan Skandal Beğen!

Post

“Sıradan Adamlar.Korkunç Suçlar” Karşısında Kalabalık Kolektivizm

Post

İşte Size Aile Yılı: En Büyük Demokrasi Ailesini Kuruyoruz

Post

Doğal Olan, Normal Demokrasidir

Post

“Ev Kadınlarına” Emeklilik, Lütuf Değil Haktır

Post

Kıyafetime Karışma

Post

Evlerde Açlık, Mecliste Kahkaha

Post

Cezaevlerinde Sağlık Hakkı ve Mandela Kuralları

Post

Görev Kadınlarda

Post

Yaşasın 8 Mart, Yaşasın Özgürlük

Post

İliç’te Kuşlar Uçmuyor

Post

Depremde Kadının Adı Yok

Post

Evlere Bırakılmak Değil, Hayata Karışmak İstiyoruz

Post

Hiç Olmamak Ya da “Vitrin Olmak”; İkisine de Mecbur Değiliz

Post

Medeni Kanun İçin Mücadelemiz Herkes İçindir

Post

Kadınları Özgürleştiren Kentler İçin

Post

Kadınlar İçin Esnek Değil Tam ve Güvenceli İstihdam

Post

İntihar Denileni Şüpheli Bırakmayacağız

Post

Kadınlar Laiklik ve Özgürlük İçin Yürüyor

Post

Kapattırmadık

Post

Seçimler Gösterdi: Eşitlikçi Feminizm Şart

Post

Mucize Değil Medeniyeti Getireceğiz - II

Post

Mucize Değil Medeniyeti Getireceğiz - I

Post

İran ve Büyük Anlatılar Üzerine

Post

Kadın Cinayetleri Ülkesi Olmayacağız

Post

Demir Çeneli Melekler

Post

Kadın Cinayetlerinin Gizlenen Boyutu

Post

Yoksulluğun Pençesinden, Şiddetin Gölgesinden Kurtulacağız

Post

Medeni Kanuna Dokundurtmayacağız

Post

Sınırları Aşıyoruz

Post

İklim Krizini de, Kadın Cinayetlerini de Durduracağız

Post

“Femonasyonalizm” ve Enternasyonalizm