Post

LGBTİQ+ Toplumunun Sosyalist Perspektifte Kurtuluşu

Günümüz toplumlarında, LGBTİQ+ hakları hala büyük tehdit altındadır. Birçok ülkede toplumsal cinsiyet normları, heteronormativite ve ekonomik düzenin egemenliği altında, LGBTİQ+ toplum, eşitsizliğin ve dışlanmanın hedefi olmaktadır. Bu durum, toplumsal normlar ve ekonomik çıkarların bir birleşimi olarak kapitalizmin derinlemesine işlediği ve sosyalizmin bu eşitsizlikleri aşacak tek doğru çözüm olarak ortaya çıktığı bir yapıyı şart hale getirir. Bu yazıda, LGBTİQ+ topluluğunun kurtuluşunun sosyalist devrimle mümkün olduğuna dair bir perspektif sunulacaktır.

Kapitalizm, Toplumsal Cinsiyet Rolleri ve Heteronormativite

Kapitalizm, yalnızca ekonomik bir sistem olmanın ötesinde, toplumsal yapıların da şekillendiricisi olarak karşımıza çıkar. Kapitalist toplum, toplumsal cinsiyet rollerini ve heteronormatif düzeni, bireyleri belirli bir yaşam biçimine ve tüketime zorlamak için kullanır. Bu toplumsal normlar, hem bireysel hem de kolektif düzeyde sermaye birikimini ve iş gücü üretiminin sürdürülebilirliğini sağlar.

Kapitalizmin hizmetinde olan toplumsal cinsiyet rolleri, iş gücünün düzenli ve verimli bir şekilde çalışabilmesi için erkeklerin ve kadınların belirli alanlarda tanımlı işlevlere sahip olmasını öngörür. Bu roller, işgücü piyasasında ve evde belirli görevler ve sorumluluklarla ayrılmayı getirir. Örneğin, ev işleri ve bakım hizmetleri genellikle kadınlara yüklenirken, erkekler ise üretim alanında çalışmaya ve kapitalist üretim sürecine katkı sağlamaya zorlanır. Bu düzen, kadınların ve LGBTİQ+’ların daha az ücretli işlerde çalışmasına ya da direkt işgücü piyasası dışına atılmasına ve toplumsal eşitsizliğin derinleşmesine yol açar.

Heteronormativite, yani toplumda yalnızca heteroseksüel ilişkilerin doğal ve doğru olarak kabul edilmesi, kapitalizmin çarklarının işlemesine yardımcı olur. Heteroseksüel norm; aileyi, toplumun temel birimi olarak şekillendirir ve bireyleri bu normların içine hapseder. Kapitalizm, aileyi bir üretim ve tüketim birimi olarak kullanırken, toplumsal cinsiyet rolleri ve cinsel kimliklerin bu çarkta belirleyici bir rol oynamasını sağlar. Heteronormativite, bu üretim biriminin düzenli işlemesi için gerekli olan rol ve normların pekiştirilmesine hizmet eder. Bu yüzden kapitalist toplum, LGBTİQ+ toplumunu dışlar ve onların varlıklarını tehdit olarak görür; çünkü onların varlığı bu heteronormatif yapının bozulmasına neden olabilir.

Kapitalizm, cinsel kimlikleri ve cinsiyetleri, ekonomik çıkarları doğrultusunda şekillendirir ve farklı kimlikleri marjinalleştirerek bir yandan toplumsal normları pekiştirir, diğer yandan da bu marjinalleşmiş grupları ucuz işgücü olarak sömürür. Heteroseksüel ve cinsiyetçi normlar, toplumsal yapıyı yalnızca toplumsal cinsiyet temelli değil, aynı zamanda ekonomik temelli bir hiyerarşiye dayandırır. Bu nedenle kapitalizm, sadece ekonomik sömürü değil, aynı zamanda cinsiyet temelli eşitsizliklerin ve LGBTİQ+ toplumunun ezilmesinin de temel kaynağıdır.

Kapitalizm ve Trump’ın Trans Karşıtı Politikaları

Son yıllarda, dünya genelinde özellikle ABD’de LGBTİQ+ hakları ciddi bir gerileme yaşamaktadır. 2024 yılında Donald Trump’ın ABD başkanı olarak seçilmesiyle birlikte, LGBTİQ+ haklarına yönelik büyük bir tehdit baş göstermiştir. Trump’ın seçilmesiyle birlikte, translara yönelik ayrımcı politikalar hızla uygulamaya konmuş, transların askere alınmasının yasaklanması, sağlık hizmetlerinden dışlanması gibi uygulamalar devreye girmiştir. Bu, sadece ABD’de değil, dünya çapında LGBTİQ+ topluluğunun haklarının geriye gitmesine yol açan bir örnek teşkil etmiştir. Trump ve benzeri sağcı liderlerin, ekonomik çıkarlarını savunmak adına LGBTİQ+ topluluğunu hedef alması, kapitalizmin cinsiyetçi ve heteronormatif yapısının bir yansımasıdır.

Bu gerici ve ayrımcı politikaların arkasında sadece bir kişinin ya da hükümetin kararı değil, kapitalist egemen sınıfın çıkarları yatmaktadır. Trans karşıtı politikaların uygulamaya konulması, devletin LGBTİQ+ bireyleri sistemden dışlamasının yanı sıra, bu bireylerin ekonomik ve toplumsal haklarının da ellerinden alınmasına neden olur. Trump’ın, Elon Musk gibi kapitalist elitlerle desteklediği transfobik söylemler, kapitalizmin LGBTİQ+ topluluğunu nasıl bir tehdit olarak gördüğünü ve onların eşit haklarını reddettiğini açıkça gösterir.

Erdoğan’ın Aile Yılı ve Transfobik Söylemleri

Benzer bir şekilde, Türkiye’de de LGBTİQ+ hakları tehdit altındadır. Erdoğan’ın 2025’te ilan ettiği “Aile Yılı” ve bununla birlikte başvurduğu transfobik söylemler, LGBTİQ+ topluluğuna yönelik saldırıların devlet eliyle sürdüğünü göstermektedir. Bu açıklamalarla, yalnızca LGBTİQ+ bireylerin varlıkları reddedilmekle kalınmamış, aynı zamanda onları marjinalleştiren ve dışlayan bir söylemin teşvik edilmesine yol açılmıştır. Erdoğan’ın “aileyi koruma” bahanesiyle LGBTİQ+ toplumunun haklarını hedef alması, toplumsal cinsiyet normlarını ve heteronormativiteyi savunmak için atılmış adımlardır.

Bu tür söylemler, kapitalist toplumların düzeniyle uyumlu bir şekilde, LGBTİQ+ toplumunun haklarının yok sayılmasına ve bu kişilerin dışlanmasına hizmet eder. İktidarın LGBTİQ+ toplumuna yönelik bu tür söylemleri, yalnızca bireylerin haklarını savunma mücadelesini zorlaştırmakla kalmaz, aynı zamanda toplumda hoşgörü ve eşitlik ilkesini zedeler.

Sosyalist Devletin Cinsel Kimlik ve Cinsel Yönelim Temelli Ayrımcılıkları Aşması

Kapitalizmin LGBTİQ+ toplumu marjinalleştiren ve dışlayan yapısına karşı, sosyalist devrim, toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelim temelli ayrımcılığı ortadan kaldıracak bir perspektife sahiptir. Sosyalizm, bireylerin özgürlüklerinin sadece bireysel anlamda değil, aynı zamanda kolektif toplumda eşitlikçi bir yapının parçası olarak güvence altına alınacağı bir düzen vaat eder. Sosyalist devrimle birlikte, heteronormativite ve patriyarkal yapılar köklü bir şekilde değişir; tüm cinsel kimlikler ve yönelimler eşit kabul edilir ve bu çeşitlilik toplumsal yaşamın zenginliğini oluşturur.

Önemli sosyalist düşünürler, tarihsel olarak cinsel özgürlükleri savunmuş ve bu özgürlüklerin sosyalizmle mümkün olacağına işaret etmiştir. Engels, Marksizm’in cinsiyetçi yapıyı aşacağı ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacağı görüşünü savunmuş; bu görüş, LGBTİQ+ haklarının sosyalist bir toplumda güvence altına alınmasının temellerini atmıştır. Marx, bireylerin ancak toplumdan bağımsızlaşan ve sınıf temelli eşitsizliklerin sona erdiği bir toplumda gerçek özgürlüğe ulaşabileceğini belirtmiştir. Bu özgürlük, cinsel kimliklerin ve yönelimlerin de eşit kabul edildiği, dışlanma ve ayrımcılığa son verilen bir toplumda somutlaşır.

Sonuç: Sosyalist Temelli Örgütlenme ve Kurtuluşun Yolu

LGBTİQ+ haklarının ve özgürlüğünün korunması, sadece özgürlüklerin güvence altına alındığı bir toplum düzeniyle mümkün olabilir. Kapitalist sistemin ve onun desteklediği egemen sınıfların LGBTİQ+ topluluğunu dışlaması ve ayrımcılığa uğratması, yalnızca bireylerin haklarının tehdit altında olmasına değil, toplumsal yapının da çürümeye devam etmesine yol açar. Bu yüzden LGBTİQ+ topluluğunun haklarını savunmak, sadece bireysel hakların kazanılmasıyla sınırlı kalmamalıdır; aynı zamanda toplumsal eşitsizlikleri köklü bir şekilde aşacak bir toplumsal devrim hedefiyle şekillendirilmelidir.

Liberal bakış açıları, genellikle sorunları yüzeysel bir şekilde ele alır ve yalnızca bireysel haklar ve hukuki düzenlemelerle çözüm bulmayı hedefler. Ancak, LGBTİQ+ topluluğunun gerçek kurtuluşu, sadece yasal eşitlik değil, aynı zamanda toplumsal normların, ekonomik eşitsizliklerin ve patriyarkal yapının değiştirilmesiyle mümkün olacaktır. Bunun tek yolu ise sosyalist bir devrimdir.

Sosyalist temelli örgütlenme girişimleri, bu toplumsal dönüşüm için en etkili araçlardır. LGBTİQ+ topluluğun sosyalist bir toplumda tam özgürlük ve eşitlik içinde yaşayabilmesi, sadece bireysel hakların değil, toplumsal yapının da yeniden şekillendirilmesiyle mümkündür. Bu yüzden LGBTİQ+ hareketi, sosyalist bir perspektifle örgütlenmeli, kurtuluşun sosyalist devrimde olduğunu unutmamalıdır.

Bu, yalnızca LGBTİQ+ topluluğunun değil, tüm ezilenlerin özgürlüğü ve eşitliği için mücadele etmektir. Sosyalist devrim, yalnızca bir ekonomik dönüşüm değil, aynı zamanda özgür, eşit ve adil bir toplum kurma mücadelesidir. Bu mücadelenin parçası olarak LGBTİQ+ topluluk, toplumsal değişimin öncüsü olmalı ve sosyalist bir toplum inşa etme yolunda birlikte örgütlenmelidir. Çünkü gerçek özgürlük, ancak kapitalizmin köleliğinden kurtulmuş, eşitlikçi ve özgür bir toplumda mümkündür.

 

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

LGBTİQ+ Toplumunun Sosyalist Perspektifte Kurtuluşu

Post

Gerileyen Yüzyıl

Post

Kürt Meselesinde Çözümün Konuşulmasının Olumlu Etkisi Olacaktır

Post

İnsanca Yaşam Neye Tekabül Ediyor?

Post

2024 Genç Feministlerin Yılıdır

Post

Moto Kurye Olmak

Post

Ya Garipler Yakarsa?

Post

Koşulsuz Yurt, Koşulsuz Burs

Post

Bir Kez Daha: Birkaç Elma Değil Sepet Çürük!

Post

Emeğin Yol Haritası

Post

Taksim Mücadelesi ve 1 Mayıs’ın Bütünlüklü Siyaseti

Post

Şimşek Programı Çöpe, Patronların “Eller Cebe”

Post

Her Sosyalist Bir Öğretmendir

Post

Bir Işık Yakıyoruz 

Post

Hayata Boyuna Beyaz Atlı Prens Muamelesi Yapmak

Post

AKP’nin Kadınlara Reva Gördüğü Hayat

Post

Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin

Post

Fındıklar Altında Kardeşlik

Post

Bize Yalan Söylediler

Post

İki Ekmek Borçluyuz

Post

Fındıklar Altında Kardeşlik Bölüm 2: Belirsiz Yolda Çaresizlik

Post

Müsadenizle Denemek İstiyoruz

Post

Ruhsuz Mükemmeliyet

Post

Kanunsuzluk Üreten Kanun Katillerinin Katillik Yaratan Kanunsuzlukları

Post

Fındıklar Altında Kardeşlik Bölüm 3: Kayıp Dileğin Sonu

Post

Umut Biziz, Genç Feministleriz

Post

Yasakları Yasakla

Post

Kuram Tartışması Önceliklidir

Post

Yeşil Sol Parti Adayı Hakan Öztürk’ten Erdoğan’a: Ağlasan da sızlasan da bu halk seni gönderecek

Post

Yeşil Sol Parti Adayı Hakan Öztürk: İşçi sınıfının bir günlük çalışma süresi 6 saat olmalı

Post

Yeşil Sol Parti Adayı Hakan Öztürk: Büyük halk toplantılarıyla, halkın sözünü direkt parlamentoya taşıyabiliriz

Post

Yeşil Sol Parti Adayı Hakan Öztürk: 1 Mayıs'ta meydanlarda işçi sınıfının gür sesini yükseltmeliyiz

Post

Yeşil Sol Parti Adayı Öztürk: Hem 1 Mayıs’tan hem de seçimlerden başarıyla çıkmalıyız

Post

Yeşil Sol Parti Adayı Öztürk: İşçilerin Ürettiği Değer Sermayeden Bağımsız Olmalı

Post

Neo-Feodal Toplumda Hayatta Kalma Rehberi - I

Post

Yeşil Sol Parti İstanbul Adayı Öztürk’ten Diyarbakırda'ki ev baskınlarına tepki: Halk politikalarınızı beğenmezse sizi gönderir, buna alışın

Post

Yeşil Sol Parti Adayı Öztürk: Karanlık rejimi göndermek, Türkiye halklarına muazzam bir özgüven verir

Post

Yeşil Sol Parti Adayı Öztürk: O parlamento güçlü olacaksa önce Kürt milletvekilleri konuştuğunda “Kardeş Kürt halkının diliyle konuşuldu” diye kayda geçmelidir

Post

Yeşil Sol Parti Adayı Hakan Öztürk öldürülen kadınların aileleriyle buluştu: Kadınların çığlığı o mecliste duyulmalı

Post

Yeşil Sol Parti Adayı Hakan Öztürk, altı maddede hedeflerini anlattı: Bu iktidardan bir beklentimiz yok

Post

Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı ve Yeşil Sol Parti İstanbul 1. Bölge Milletvekili Adayı Hakan Öztürk, Şırnak’ta yapılan iki Yeşil Sol Parti seçim bürosu açılışına katıldı.

Post

Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı ve Yeşil Sol Parti İstanbul 1. Bölge Milletvekili Adayı Hakan Öztürk, bugün Siirt’teydi.

Post

Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Adayı ve EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, Diyarbakır’daydı

Post

Yeşil Sol Parti Adayı Öztürk’ten Soylu’ya: HDP’yi Kapatmak İçin Hiç Heyecanlanma

Post

EHP Deprem Politikaları Raporu: Yıkılmayan Kentleri İnşa Edeceğiz

Post

Emek ve Özgürlük İttifakı: Tarihsel sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz, cumhurbaşkanı adayı çıkarmıyoruz

Post

Şahsım Devlet Olursa - V

Post

Şahsım Devlet Olursa - IV

Post

Şahsım Devlet Olursa - III

Post

Şahsım Devlet Olursa - II

Post

Şahsım Devlet Olursa - I

Post

Trendyol Çalışanları Direniyor

Post

On binler Kartal'da buluştu: Emek ve Özgürlük İttifakı seçim startını verdi

Post

EHP'den Erdoğan'a: Seni Göndereceğiz!

Post

Emek ve Özgürlük İttifakı “Birlikte Değiştirelim” demek için İstanbul’da buluşuyor!

Post

EHP'den Adaylık Değerlendirmesi: Aday Çıkması Doğal

Post

“Helalleşme” Kavramının Düşündürttükleri

Post

EHP Gençliği Konferans'ta Buluştu: Gelecek Sosyalizm Olacak!

Post

EHP Gençliği 6 Kasım'da Gençlik Konferansı'na çağırıyor

Post

İnşaat-Sen Sendikaların Yüz Akı, Yaşasın İşçilerin Kayı İnşaat Zaferi

Post

Rejim Özgürlüklerimizi Söküp Alacak Güçte mi?

Post

Seçim Ekonomisi Pansumansa İşçi Emekçi Hükümeti Tek Çözüm Olabilir

Post

İşçi Emekçi Mitingiyle İşçi Hareketinde Bir Adım Daha

Post

Yeni Gezi Direnişleri için Mücadele Arkadaşlarımızı Savunacağız

Post

Sansür Yasasını Yenebiliriz

Post

Madenlerde Tek Çare Kamulaştırma

Post

Savaşsız Bir Dünya İçin Emekçilerin İktidarı Gerek

Post

Başörtüsü, Özgürlükler ve Devrimci Siyaset

Post

İtalya’da Seçimler Neyi İşaret Ediyor?

Post

Emek ve Özgürlük İttifakı yol haritasını binlerin katıldığı halk buluşmasında açıkladı

Post

Emek ve Özgürlük İttifakı program çerçevesi açıklandı

Post

Emek ve Özgürlük İttifakı yola çıkıyor!

Post

Seçime Bir Adım Kala Sosyal Konut Projesi

Post

Ekonomik Kriz Yayılırken Savaşlar da Yayılacaktır

Post

Ege’nin İki Yakasının Tek Çözümü: Göndereceğiz

Post

Mesele Bakanlık Değil Kürt Halkının Temsil Hakkı

Post

Düzenin Ekonomiye Çözümü Yok

Post

Yolsuzluk Saray Düzeninin Çimentosudur

Post

Gotham’ın Delileri Ne Kadar Kahraman?

Post

‘Zeytinlilerin’ Kazanacağı Günler Yakın

Post

İş, Aş, Barış

Post

Salgın Durumu Üzerine

Post

COVID-19 Günlerinde Anti-Kapitalist Siyaset

Post

Cevap C Şıkkı

Post

Al Gözüm Seyreyle

Post

Ödememek ve Ödeyememek

Post

Batı’nın Göçmen İkiyüzlülüğü

Post

Umudumuz Örgütlü Mücadelemizde

Post

Almanya Seçimlerine Yeşil ve Soldan Bir Bakış