İşçi Emekçi Mitingiyle İşçi Hareketinde Bir Adım Daha
1 - İlki geçen yıl yapılan İşçi Emekçi Mitingi’nin ikincisi 16 Ekim’de Kartal Meydanı’nda yapıldı. Coşkuyla geçen mitingde yine işçilerin kürsüsü kuruldu. Miting bu özelliğiyle, yalnızca sendikal bürokrasinin temsilcilerinin söz hakkını tanıyan mitinglerden ayrılıyor. Kürsüde mücadele deneyimlerini anlatanlar, örgütlenme çağrıları yapanlar, kazanımlarını kutlayanlar patronlara karşı mücadele eden işçi ve emekçilerin ta kendileriydi.
2 - İşçi ve emekçiler ülkenin her yerinde patronların dayattığı düşük ücretlere, hak gasplarına, uzun çalışma saatlerine karşı mücadele ediyor. Bu mücadeleler sonucunda ekonomik kazanımlar da elde ediliyor. Fakat tek başına ekonomik kazanımlar yetmez. Emekçiler patron sömürüsüne son verebilmek için siyasal birliğini sağlamalı. Bütün ülkeyi yönetmeyi hedeflemeli, mücadelelerini bu eksende vermeli.
3 - Bugün mecliste söz hakkı olanlar, siyaset yapanlar çoğunlukla patronların vekilleridir. İşçi ve emekçilerin yönetime etki edebilecek örgütlü gücü yok. Böyle bir meclis kamu kaynaklarını patronların çıkarları için kullanma kararlarını kolaylıkla alıyor. Çıkarılan yasalar emekçileri daha da örgütsüz, daha da güçsüz, daha da yoksul hale getiriyor. Buna karşı mücadele etmek için işçi ve emekçilerin söz, yetki, karar hakkının olduğu sendikaların, birliklerin, meclislerin kurulması gerekli.
4 - Sendikal bürokrasi bu örgütlenmelerin önünü tıkıyor. Düzen siyasetinin işçilere söz hakkı tanımaması gibi bürokratikleşmiş sendikalar da işçileri özne olarak görmekten çok uzak. İşçilere hiçbir yerde söz hakkı tanınmıyor. Bu tıkanıklığı aşmak için bunun tersi yapılmalı. Sendikalarda, kurullarda, mitinglerde, toplantılarda söz hakkı öncelikle işçi ve emekçilerde olmalı. İkinci kez düzenlediğimiz İşçi Emekçi Mitingi ile bunu tekrar sağlamış olduk. Miting kürsüsünde sendika ve oda bürokratları değil işçiler vardı. Miting kürsüsü hamasi söylevlere değil, örgütlü ve mücadeleci işçilerin konuşmalarına ayrıldı.
5 - Gerçek sınıf sendikalarında da böyle olması gerekir. İşçiler fikirlerini olduğu gibi ifade edebilmelidir. Kendileri adına kimin konuşacağına ya da konuşmayacağına karar verebilmelidir. Bu koşul sağlanmazsa işçi ve emekçilerin söz, yetki, karar hakkından bahsedilemez. İşçi ve emekçilerin bu hakları yoksa ne patronlara karşı gerçek zaferler kazanmaları, ne de ülke siyasetine etki etmeleri mümkün olamaz. Mitingde kürsünün emekçilerde olmasının önemi budur.
6 - İşçi Emekçi Mitingi’ni düzenleyen kurumlar önemli bir deneyim biriktiriyor. Bu mitingler, sınıf mücadelesinin gerçek öznelerinin iradesini, fikirlerini açığa çıkarıyor. Böylesi mitingleri örgütleyebilecek, tertip edebilecek devrimciler yetişiyor. Daha fazlası da yetişecek.
7 - Eksikler de vardı, varsın olsun. Kendini başka güçlere yaslamayan, sınıfın örgütlenmesini esas alan, sendikal bürokrasiden icazet beklemeyen, işçi sınıfının politik sözünü kimsenin vesayetine bırakmayan miting iradesinin eksikleri olsa da olur. Yılgınlar döneminin ‘eksik’ adımları ancak kazanım hanemize yazar. Bir yanda patron temsilcisi TÜSİAD’la görüşmekten geri durmayan örnekler, diğer yanda işçi sınıfının mücadele bayrağını canla başla ileri taşımaya çalışanlar var. İşçi ve emekçilerin birliğini, programını, iktidarını hakim hale getirene kadar mücadeleye devam.