Seçim Ekonomisi Pansumansa İşçi Emekçi Hükümeti Tek Çözüm Olabilir
1- Türkiye seçim sürecine girdi. Bu sürecin başlamasıyla birlikte siyasi iktidar kesenin ağzını açtı. Sosyal konut projesinden, KYK borcu faizlerinin silinmesine, esnafa ucuz kredilere kadar çeşitli adımlar attı. Asgari ücret zammından, EYT düzenlemesine pek çok konuda da adım atmaya hazırlanıyor. Ekonomik krize rağmen uygulanacak seçim ekonomisinin sonuçları tartışılıyor.
2- Kapitalist düzenin krizde olduğu bu dönemde, düzen siyasetinin kemer sıkma politikaları veya seçim ekonomisi dışında halka sunabileceği bir seçenek mevcut değil. İktidarın seçim sürecinde bu iki yol arasından seçim ekonomisini tercih edeceği görülüyor. Kaynaklar bu yöne harcanacak. Seçim ekonomisiyle birlikteyse enflasyonun ve borçların daha da artacağı, bu nedenle de seçim sonrasında seçilecek yeni iktidarın kemer sıkma politikası uygulayacağı öne sürülüyor.
3- Bu adımları değerlendirirken her zaman işçi emekçilerin lehine mi aleyhine mi olacağına bakmalıyız. Seçim ekonomisi ile birlikte kaynakların bir nebze de olsa emekçiler lehine kullanılacak olmasını küçümsememek gerekir. Göstermelik ve seçim politikası kapsamında olsa da, asgari ücrete belli oranda zam yapılması, borçların silinmesi emekçi halk için bir nebze de olsa enflasyonun etkisini hafifletecektir. Bugün birtakım hakların önündeki setlerin bir düzeyde kaldırılması, önümüzdeki süreçte başka hak mücadelelerinde bizlere avantaj sağlayabilir.
4- Siyasi iktidar, bu ülkenin işçi emekçilerini çeşitli sosyal-ekonomik adımlarla kendisine oy vermeye ikna etmek zorunda. Nihayetinde çoğunluk olan, seçim sürecinde tercihleri belirleyici olan işçi, emekçilerdir. Ekonomik koşullar ve önerilen ekonomik programlar emekçilerin oy tercihlerini etkiler. Nasıl ekonomik krizle birlikte AKP- MHP iktidar bloğunun oyları azalmaya başladıysa, şimdi de oylarında bir artış gözlemleniyor.
5- Ancak bu adımlar ekonomik krizi çözmeye yetmez. Enflasyon ile birlikte verdikleri zamlar yine eriyecek, borçlar artacak. Bu adımlarla ekonomik krize karşı köklü çözümler sunmadıklarının ve sunamayacaklarının da bilincinde olmalıyız. Köklü çözümleri, AKP-MHP iktidarı ya da düzen muhalefeti değil, emek ve özgürlüğün gerçek temsilcisi olan bizler sunabiliriz.
6- İşçi sınıfı öncelikli olarak, ekonomik krize çare olmayanları göndermek için sandıkta tavrını ortaya koymalıdır. Hem bugünün siyasi iktidarını gönderecek; hem de tüm ekonomik ve politik gidişata müdahale edip, zaferler kazanabilecek bir işçi sınıfı gerçeği var. Bu düzen bizlere ister göstermelik seçim vaatleriyle, ister kemer sıkma tehditleriyle yoksulluktan başka bir şey vadetmiyor. Bu düzenden kökten kurtulmak dışında çaremiz yok.
7- Örgütlü gücümüzle düzen siyasetini baskı altına alabiliriz. O zaman kemer sıkma politikası dayatmaya çalıştıklarında buna karşı koyabiliriz. Tüm baskılarını, sansürlerini geriletebilir, demokratik adımlara zorlayabiliriz. Göz göre göre ölüme gönderdikleri madenlerde denetimleri ve planlamaları işçilerin öz örgütleriyle yapabiliriz. Bize dayattıkları 12-13 saat çalışma saatlerine karşı 6 saatlik iş gününü hayata geçirebiliriz. Grevler, direnişler, seçimler hepsinde biriktirdiğimiz deneyimle işçi emekçi iktidarı için yürümeliyiz. Ekonomik krizi ancak işçi emekçi iktidarının çözebileceğini, kritik sektörlerin kamulaştırılacağını, üretimin patronların karına göre değil, halkın ihtiyaçlarına göre yapılacağını her yerde anlatmalı, dağa taşa yazmalıyız.