1 - Yunanistan’ın, Türkiye’nin F-16’larını taciz etmesiyle başlayan süreç Ege’de gerginliği tırmandırdı. Erdoğan ise daha önce Suriye için yaptığı açıklamayı bu sefer Yunanistan için yaptı: “Bir gece ansızın gelebiliriz”. Miçotakis de karşılık verdi: Dayılıklara geçit yok.
2 - Ege’de yaşanan askeri gerilim yeni değil. Belli dönemlerde, iç siyasete de dönük olarak her iki ülkenin iktidarlarının gerilimi tırmandırmaya çalıştığına şahit oluyoruz. Hem Türkiye’de hem de Yunanistan’da önümüzdeki yıl seçim olacak. Tüm dünyada olduğu gibi her iki ülkede de ekonomik krizin etkileri her geçen gün artıyor. Erdoğan’ın da Miçotakis’in de önümüzdeki yıl seçimleri kazanması zor. Bu nedenle de hem Erdoğan hem de Miçotakis için milliyetçilikten güç alma ve muhalefetin yanlarına eklemlenmesi, kullanışlı bir politika haline geliyor.
3 - Ancak yine de tüm bu askeri gerginlikleri sadece seçime bağlamak yeterli olmaz. Ukrayna-Rusya savaşı devam ediyor. ABD Rusya’yı kuşatma siyasetinde, Yunanistan’da açtığı üslerle, askeri varlığını artırmasıyla burayı NATO’nun ileri karakolu haline getirdi. Yunanistan, Fransa ile savunma anlaşmaları yaptı, ABD’ye onlarca F-35 başvurusu yaptı. Türkiye ise S-400’leri almasının ardından F-35 projesinden çıkarıldı, ABD Kongresi yaptırımlarına uğradı. Doğu Akdeniz’de Yunanistan ile girdiği rekabetten yenik çıkan Türkiye, bölgedeki silahlanma rekabetinde de avantaj sağlayamadı.
4 - Ekonomide işler kötüye gidince krizlerini çözemeyen siyasi iktidarlar için bölgede emperyal güç olma, komşu ülkelerin topraklarına girme siyaseti hep masada tutuluyor. Ne silahlanma yarışlarından, ne de Ege’de tırmandırmaya çalışılan bu krizlerden Türkiye ve Yunanistan emekçilerinin hiçbir çıkarı yok. Emekçiler için Ege’nin iki yakasındaki tek çözüm varolan iktidarları gönderip kendi iktidarlarını kurmaktır.