1 - CHP’li Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık verilebilir” sözleri ile başlayan tartışmalar Kürt halkının siyasal hakları konusunu yeniden gündeme getirdi. İyi Parti derhal konuya veryansın etti, AKP buradan siyasi fayda sağlamaya çalıştı. CHP tarafı ise ancak 6’lı masanın “bu kararı verebileceğini” söyleyerek konuyu savuşturmaya çalıştı.
2 - Tüm bu tablo, düzen muhalefetinin sınırlarını gözler önüne sermiştir. Açıktır ki Kürt halkı ve onun siyasi iradesi olmadan asla tutarlı bir demokrasi mücadelesi verilemez. Baskı ve savaş politikalarının hedefinde olan Kürt halkının siyasi hakları tartışma konusu edilebiliyorsa “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”in ne kadar güçlendirildiği çok daha büyük bir tartışma konusudur.
3 - Ayrıca; suç örgütü üyeleriyle boy boy fotoğrafları çıkanların, kamu kaynaklarını yağmalayarak kendilerinin ve yandaş sermayedarların ceplerini dolduranların, hakkındaki binbir türlü iddiaya dair halkı tatmin edebilecek tek bir cümle kurmayanların Bakan olarak koltuğunda oturmaya devam edebildiği bir ülkede HDP’li bir bakanın “meşru olup olmayacağını” tartışmak yersizdir.
4 - Demokrasi konusunda düzen muhalefetinin sınırları buraya kadar. Genişletilmiş parlamento, güvenceye alınmış haklar ve özgürlükler; ancak Kürtlere ve ezilenlere değil. Tıpkı Kılıçdaroğlu’nun kamulaştırma çıkışlarında 6'lı masa içinde ortaya çıkan tartışmalar gibi. Bu durum, sosyalistlerin seçimlere giden süreçte demokratik mücadeleyi düzen muhalefetine teslim etmeyip Emek ve Özgürlük İttifakı’nı kurma adımını doğrulamıştır.
5 - Tek adam rejimi, bu tip tartışmalardan yarar sağlamaya çalışmaktadır. Düzen muhalefeti cephesi de konuyu bu argümanlarla geçiştirmeye çalışmaktadır. Fakat AKP’nin “ekmeğine yağ sürecek” olan bir şey varsa o da budur. Milyonlarca yurttaşın oyuyla Mecliste olan HDP’nin siyasi haklarının pazarlık konusu yapılması, siyasi malzeme olarak kullanılması ve bunun olağan kabul edilmesi hiçbir demokratik anlayışla bağdaşmaz.
6 - Kürt halkının, Alevi toplumunun hakları teslim edilmeden asgari demokratik koşullar var edilemez. Demokratikleşme için halkın söz, yetki, karar hakkının teslim edildiği, örgütlü toplumun rengini verdiği bir Meclis, yönetim ve işleyiş gereklidir. Gerçek bir demokrasiden, güçlendirilmiş meclislerden, hak ve özgürlüklerden bahsedilecekse ölçüt budur.
Mesele Bakanlık Değil Kürt Halkının Temsil Hakkı
1 - CHP’li Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık verilebilir” sözleri ile başlayan tartışmalar Kürt halkının siyasal hakları konusunu yeniden gündeme getirdi. İyi Parti derhal konuya veryansın etti, AKP buradan siyasi fayda sağlamaya çalıştı. CHP tarafı ise ancak 6’lı masanın “bu kararı verebileceğini” söyleyerek konuyu savuşturmaya çalıştı.
2 - Tüm bu tablo, düzen muhalefetinin sınırlarını gözler önüne sermiştir. Açıktır ki Kürt halkı ve onun siyasi iradesi olmadan asla tutarlı bir demokrasi mücadelesi verilemez. Baskı ve savaş politikalarının hedefinde olan Kürt halkının siyasi hakları tartışma konusu edilebiliyorsa “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”in ne kadar güçlendirildiği çok daha büyük bir tartışma konusudur.
3 - Ayrıca; suç örgütü üyeleriyle boy boy fotoğrafları çıkanların, kamu kaynaklarını yağmalayarak kendilerinin ve yandaş sermayedarların ceplerini dolduranların, hakkındaki binbir türlü iddiaya dair halkı tatmin edebilecek tek bir cümle kurmayanların Bakan olarak koltuğunda oturmaya devam edebildiği bir ülkede HDP’li bir bakanın “meşru olup olmayacağını” tartışmak yersizdir.
4 - Demokrasi konusunda düzen muhalefetinin sınırları buraya kadar. Genişletilmiş parlamento, güvenceye alınmış haklar ve özgürlükler; ancak Kürtlere ve ezilenlere değil. Tıpkı Kılıçdaroğlu’nun kamulaştırma çıkışlarında 6'lı masa içinde ortaya çıkan tartışmalar gibi. Bu durum, sosyalistlerin seçimlere giden süreçte demokratik mücadeleyi düzen muhalefetine teslim etmeyip Emek ve Özgürlük İttifakı’nı kurma adımını doğrulamıştır.
5 - Tek adam rejimi, bu tip tartışmalardan yarar sağlamaya çalışmaktadır. Düzen muhalefeti cephesi de konuyu bu argümanlarla geçiştirmeye çalışmaktadır. Fakat AKP’nin “ekmeğine yağ sürecek” olan bir şey varsa o da budur. Milyonlarca yurttaşın oyuyla Mecliste olan HDP’nin siyasi haklarının pazarlık konusu yapılması, siyasi malzeme olarak kullanılması ve bunun olağan kabul edilmesi hiçbir demokratik anlayışla bağdaşmaz.
6 - Kürt halkının, Alevi toplumunun hakları teslim edilmeden asgari demokratik koşullar var edilemez. Demokratikleşme için halkın söz, yetki, karar hakkının teslim edildiği, örgütlü toplumun rengini verdiği bir Meclis, yönetim ve işleyiş gereklidir. Gerçek bir demokrasiden, güçlendirilmiş meclislerden, hak ve özgürlüklerden bahsedilecekse ölçüt budur.