
Gerileyen Yüzyıl
Geride bıraktığımız 2024 yılında verilen 2.000 TL’lik KYK burs ve kredi ücreti, 2025 yılı itibari ile %50 zamlanarak 3.000 TL oldu. Asgari ücret de %30 zamlanarak 22.104,67 TL oldu. Tabi ki yapılan zamlar temel ihtiyaçlarımızı bile karşılamıyor. Gelin birlikte, 2010 yılından itibaren verilen KYK burs ve kredileri ile asgari ücreti, 5 yıllık periyotlar şeklinde dolar cinsinden karşılaştıralım:
2010 yılında 200 TL (133,33 dolar)
2015 yılında 330 TL (121,32 dolar)
2020 yılında 550 TL (78,45 dolar)
2024 yılında 2.000 TL (61,01 dolar)
2025 yılında 3.000 TL (84,96 dolar)
(Not: 2025 Ocak ayı döviz kuru esas alınmıştır)
Yani sevgili dostlar, 2010’dan 2025’e öğrencilerin cebinden 48,37 dolar (%36,28) eksilmiştir.
Şimdi de asgari ücrete bakalım:
2010 yılında 576,57 TL (386,95 dolar)
2015 yılında 949,07 TL (407,32 dolar)
2020 yılında 2.324,71 TL (390,73 dolar)
2024 yılında 17.002,12 TL (567,53 dolar)
2025 yılında 22.104,67 TL (624,93 dolar)
(Not: 2025 Ocak ayı döviz kuru esas alınmıştır)
2010’dan günümüze asgari ücret 237,98 dolar (%61,50) artarken, neden bu ücretle bir kira ödeyemez olduk? Tabi ki bu, ayrı bir konu olsa da doğrudan doğruya yaşamımızı etkiliyor. Gelin beraber, güncel enflasyonu ve ona sebep olan unsurları da kısaca bir inceleyelim:
Dünya ölçeğinde Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) açısından 17.sırada olabiliriz ancak, yaşanılan büyük enflasyonu da hesaba katmak gerek. 2024 yılında, TÜİK’e göre yıllık enflasyon %44,33 iken, ENAG’a (Bağımsız akademisyenlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu) göre enflasyon, yıllık %83,40 puan olarak hesaplanmıştır. İki kurum arasında neredeyse 2 kat fark mevcut. ENAG’ın enflasyon oranı herkesin kabul edeceği üzere bizim hissettiğimiz enflasyon oranına daha yakın. Tabi ki “asgari ücret enflasyonun artmasına sebep oluyor” lafını da her yerde duymuşsunuzdur. Bu, tamamen yalandır ve emekçiye, emekliye ve öğrenciye yapılan bir algı operasyondur. Enflasyonun nedeni, milyonların karşısında bir avucun şahsın eline bulundurduğu servettir. Enflasyonun nedeni, liberal ekonomi politikaları ve sonucunda karşılaştığımız gelir adaletsizliğinden kaynaklanmaktadır.
“Bu ülkenin iktisadı emekçinin ve öğrencinin aç kalmasına mı dayalı?” diye de bir soru eklemek isterim.
Enflasyonun sebebi, bir yılda 4 kat kâr eden şirketlerin, kaçırdığı vergi miktarı olan 71 milyar dolardır.
Enflasyonun sebebi, Merkez Bankası Başkanı Mehmet Karahan’ın kendisinin de dediği gibi kur korumalı mevduat yani dolar faizinden kaybedilen 25 milyar dolardır.
Bir başka unsur ise rant. “Yap-işlet-devret” yöntemi ile garanti geçiş vererek “köprü, tünel, yol vs. yaptık” diye övünen iktidarın, yandaş şirketlere hazineden aktardığı 37,5 milyar dolardır.
Türkiye Cumhuriyeti’ndeki tüm araçlar Kuzey Marmara Otoyolu’ndan 23 kez geçtiği takdirde garanti geçiş sayısına ulaşabilir. Yani Ankara, Iğdır, Hatay, Trabzon vs. bütün şehirlerdeki araçların toplamından bahsediyoruz. Bu soygundur, bu yolsuzluktur.
Bu 3 vurgunun toplamı 133,5 milyar dolar. 216.272.625 asgari ücrete ve 1.593.545.000 KYK bursuna karşılık tekabül ediyor.
Bizlere verilen 22.104,67 TL ve 3.000 TL enflasyonun artmasındaki unsur değil. Açlık sınırın altındaki bir maaş ve onun 7,2 kat altındaki bir burs, nasıl enflasyona sebep olabilir ki?
Yukarıda karşılaştırmış olduğumuz yıllara göre asgari ücret ve burs miktarlarına dönelim.
Yıllara göre dolar cinsinden asgari ücret atmış iken, burs miktarlarında azalma görüyoruz. Aradaki fark ise:
2010 yılında fark 2,90 kat iken;
2015 yılında fark 3,36;
2020 yılında fark 4,98;
2024 yılında fark 9,30;
2025 yılında fark 7,35 kat olarak yükselmiş.
Bu somut verilere istinaden ücretlerimizin yüksek olması gerekirken, aldığımız saçma sapan ücretler karşısında açlığa ve yoksulluğa maruz kalıyor, hayat standartlarımız günden güne düşürmek zorunda kalıyoruz.
“Peki almamız gereken ücretler nedir” diye sorar gibisiniz. Hemen somut ve net bir şekilde açıklayayım:
İstanbul Planlama Ajansı (İPA)’nın yayınlamış olduğu “Barınma Krizini Üniversite Öğrencileri Üzerinden Okumak” raporunda KYK yurtlarının, İstanbul dışından gelen öğrencilerin yaklaşık %30’unu karşılayabileceğini ve öğrencilerin barınma ve ulaşım haricinde diğer giderleri ise ortalama 9.432 TL olduğundan bahsedilmiş.
2024 yılında kişi başına düşen aylık Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (milli gelir) 1308 dolardı, yani 46.841,18 TL idi.
Biz de Emekçi Hareket Partisi ve EHP Gençliği olarak bu verilere dayanarak;
2025 yılı GSYH’yi ve dolar kurundaki artışları baz alarak asgari ücretin 50.000 TL olmasını ve
İPA’nın verilerine dayanarak da “Koşulsuz Yurt, Koşulsuz 9.000 TL Burs, Tam Parasız Eğitim”i savunuyoruz.
Altını çizmek isterim ki talep etmiyoruz, şart koşuyoruz.
Başka bir konu ise: iş cinayetleri. Eurostat verilerine göre, Avrupa’da her 100 bin işçi başına ölüm oranı 1,66 iken, Türkiye’de bu rakam 5,7’ye ulaşmıştır. İşçinin, çalışmanın bedelini alın teriyle değil canıyla ödediği bu rant düzeninin sorumlusu da iktidar ve onun kara düzenidir.
Ata Emre Akman, Balıkesir Üniversitesi Turizm Fakültesi, Turizm Rehberliği Bölümü öğrencisiydi. 20 yaşındaydı. Aldığı burs giderlerini karşılayamadığı için çalışmak zorunda kalmıştı. Kuryelik yapan Akman, gece sipariş götürdüğü adreste bıçaklanarak öldürüldü.
Nisan 2024’de İstanbul’daki bir gece kulübünün tadilatı sırasında, yaşanan patlama sonrasında 29 işçi hayatını kaybetti 8 kişi ise ağır yaralandı.
Neden peki önlenebilecek felaketler için tedbirler alınamıyor?
Ata Emre, devletin karşılamakla yükümlü olduğu eğitim giderlerini karşılayabilecek kadar bir burs alabilseydi, şu an aramızda olurdu.
Önceden önlemleri alınsaydı, devletin denetlemekle mükellef olduğu şantiyede 29 kişi vefat etmez, çocuklar yetim, eşler dul kalmazdı.
Tüm bu felaketler yaşanırken bir de maddi ve manevi olarak hayatta kalmaya çalışıyoruz. Ağır işlerde uzun süreli çalışıp 3 kuruş fazla maaş almaya çalışıyoruz. Asgari ücretin 1 kira etmediği, gençlerin okurken çalışmaya zorlandığını, Kürtlerin seçme ve seçilme hakkının kayyımlarla engellendiği, kadınların sokak ortasında öldürüldüğü, LGBTİQ+’ların yönelimleri nedeni ile öldürüldüğü bir düzene karşı sesimizi yükseltmek zorundayız.
Haklarımız çalındı ve güzellikle geri verilmeyecek. Emekçi Hareket Partisi olarak, “Kurtuluşun Yolu”nda hız kesmeden mücadelemizi sürdüreceğiz.
Tam Demokrasi
Tam Refah
Tam Eşitlik
Tam Adalet’i savunuyoruz.
Ve şundan bahsetmeden geçmeyeyim:
1974 yılında asgari ücret GSYH’nin %80’ini oluştururken, 2024’te ise bu oran %43,7’ye gerilemiş durumda. Emekçiler alacağı ücretlerle ihtiyaçlarını karşılayabilmeli ve tam refah içinde yaşayabilmelidirler. Emekçilerin meselesi, emeğinin tam karşılığını alabilmek olmalıdır.
Ben yaşadığımız döneme “Türkiye Yüzyılı” değil de, “Gerileyen Yüzyıl” demeyi tercih ederim.
Üreten biziz paylaşan da biz olacağız.
Mücadeleye katıl.
Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.