AKP’nin Kadınlara Reva Gördüğü Hayat
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de kadına yönelik şiddetin geldiği hali en can alıcı haliyle gözler önüne seren bir olayın vidosunu izledik. Aynı zamanda sorumluluktan kaçmaya çalışan yetkililerin pişkinliğini de görmüş olduk. Manisa’da 19 yaşında Sudenaz, sokak ortasında hamileyken ağır bir şiddete uğradı. 3 yaşındaki çocuğu da yanı başındaydı.
Yaşanan şiddetin ardından Gerçek Gündem’den Tuğba Özer’e kadın arkadaşımız konuşmuş.O haberi okurken tekrar siyasi iktidarın, “kültür” olarak dikte edilen yaşam biçimlerinin kadınların hayatını nasıl cehenneme çevirdiğini görmüş olduk. Sudenaz, AKP hükümetteyken bu coğrafyada doğmuş, 14 yaşında Yılmaz Akman’la “dini nikah” gerekçe gösterilerek beraber yaşamaya başlamış ve 5 yıldır da sistematik şiddete uğrayan bir genç kadın. Her gün bulundukları alanlarda yalanlar ortaya saçan bakanlar… Erdoğan, sizin bu coğrafyanın genç kadınlarına reva gördüğünüz hayat bu mu?
Yaşadıklarını anlatırken arkadaşımız yıllarca ne kadar yalnız bırakıldığını, sistematik şiddete uğradığını ve tüm bunlardan kaynaklı birçok kez Yılmaz Akman’dan şikayetçi olduğunu söylemiş. Cezaevine girdi, çıktı ve bana şiddet uygulamaya devam etti, demiş. Hatta tüm yaşadıklarından dolayı Sosyal Hizmet Müdürlüğü’ndeki memurların evine geldiğini bile dile getirmiş. Tüm bu yazdıklarımı haberde okuyabilirsiniz elbette ama ben üstünü çizerek tekrar bu yazıda yer vermek istiyorum. Arkadaşımızın anlattıkları şiddet sarmalı içerisinde yıllarca göz göre göre yetkililerin hiçbir şey yapmadığının en açık örneği. O şikayet dilekçeleri bir kağıt parçası mıdır? Bakanlığa bağlı çalışan memurlar, görevlerini hiç mi yerine getirmezler? ŞÖNİM (Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezleri), adında da geçtiği üzere “şiddeti izleme” görevini niye hiç yerine getirmez? İşte bunların hepsinin bir nedeni var. Çünkü siyasi iktidarın kadına yönelik şiddeti ortadan kaldırmak gibi bir amacı yok. Olsaydı eğer 6284’ü tüm kapsayıcığıyla uygularlardı. Uygulamıyorlar ama biz uygulatmasını çok iyi biliriz. Çünkü başka hiçbir kadının, Manisa’daki arkadaşımızın yaşadıklarını yaşamasına tahammülümüz yok.
Ömer Çelik bu gündemle ilgili yaptığı açıklamada yaşanan şiddeti seyredenlerin haline “vahim” dedi. Ayrıca “lanetler” yağdırdı. Aklımızla alay eder gibi açıklamalar yapmayı bırakın artık. Esas durumu vahim olan bu şiddeti önleyebilecekken hiçbir şey yapmayan sizlersiniz. Kadına yönelik şiddeti izleyenler sizin hükümetiniz. Göreviniz “kınamak, lanet etmek” değil, 6284’ü uygulamaktır.
Bu yaşananlarda bir diğer kritik sorun, 14 yaşında bir kız çocuğuyken arkadaşımızın bir erkekle “dini nikah” adı altında yaşamasıdır. Türkiye’de “dini nikah” diye bir resmi birliktelik yoktur. Kız çocuklarının böylesi hayatlar yaşamasının önü açılamaz. Arkadaşımızın eğitim durumuyla ilgili bir bilgim yok ama okulda olması gereken yaşlarda bir erkeğin boyunduruğu altına girmek zorunda bırakılmış ve şiddet görmüştür. Milli Eğitim Bakanlığı garabet eğitim sistemi yaratmaya harcayacağı vakti kız çocuklarının eğitim hakkına eksiksiz ulaşması için harcamalıdır. Aile, Sosyal ve Hizmetler Bakanlığı, aile odaklı politikalar yürüteceğine, o hanelerde kadınların yaşadığı şiddeti ortadan kaldırmakla uğraşmalıdır. Çocukların şiddetsiz bir ortamda büyümesi için politikalar geliştirmelidir. Kolluk kuvvetleri mücadele edenleri engellemeye harcayacağı vakti, karakola şikayet için gelen her bir kadının eksiksiz “6284”den yararlanması için harcamalıdır.
Genç kadınlar böylesi hayatlar yaşamak zorunda mıdır?
Bu olay gündeme geldiği ilk andan beri hep şu düşüncelerdeyim. 19 yaşında gencecik bir kadın. Şiddeti önlemeyerek ve eğitim hakkını öncelemeyerek genç kadınlara böylesi hayatlar reva görülüyor. Üniversitelerimizde mücadele eden genç feministler olarak hayatın her alanında şiddeti ortadan kaldırmak için mücadele ediyoruz. Erkeklerin hegemonyası olmadan özgürce kararlar alabildiğimiz hayatlar var etmek için uğraşıyoruz. 19 yaşındaki genç kadınların yeri üniversite sıralarıdır. Kampüslerimizde tanışabilirdik arkadaşımızla. Şiddetsiz bir dünya için bir araya gelebilirdik. Fakat AKP hükümetinin politikaları ona böylesi bir hayat yaşattı. Şiddet dolu, 19 yaşında 2. çocuğuna hamile ve ona hiçbir hakkı yokmuş gibi hissettirildi. Oysa kadınların birçok hakkı var bu coğrafyada. Yurttaş olmaktan kaynaklı hem toplumsal hem hukuki açıdan birçok hakka sahibiz. Bu haklarımızı da sonuna kadar kullanacağız.
AKP hükümetinin kadınlara kendini şiddet karşısında yalnız hissettirdiğini düşünüyorum. Daha doğrusu bu apaçık bir gerçek. Bu yüzdendir yıllardır “asla yalnız yürümeyeceksin” dememizin sebebi. Siyasi iktidarın karşısında bu sesi yükseltmeye devam edeceğiz. Çünkü şiddet, bu coğrafyanın kadınlarına reva görülemez. Tüm haklarından yoksun bırakılarak kadınlar, 2. sınıf vatandaş yerine konulamaz.
Biz bu fikirlerimizde çok kararlıyız. 6284’ü uygulatmak için de çok kararlıyız. Biliyorum ki tüm genç feministler, kadınlar bu sorumluluğu hissediyor. Şimdi görevini yapmayan tüm yetkilileri açığa çıkarma, 6284’ü uygulatma vakti. Şimdi daha güçlü bir şekilde mücadele etme vakti.
Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.