1- Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya’ya uygulanan ambargo Avrupa’da enerji krizine sebep oluyor. Rus doğalgazının ikamesi için yeni yöntemler deneniyor ancak bu zorluk buna bağımlı tüm ekonomileri sıkıştırıyor, enflasyon oranlarını yükseltiyor.
2- 90’larda Sovyetlerin dağılmasının tek kutuplu dünyada küreselliğe, küreselliğin de savaşların seçenek olmadığı bir dış politikaya götüreceği savunuluyordu. Bugünün aşırı anti emperyalist geçinenlerinin bir kısmının dünün yumuşama bekleyen küreselleşmecileri olduğunu unutmayalım. Onların U dönmekten başka yolu kalmayan şarlatanlar olduğunu çok kısa süre sonra artarak devam eden bölgesel savaşlar zaten kanıtlamıştı. Bugün yaşanan Ukrayna savaşı ile bu argüman bir kez daha yanlışlandı. Batı, ekonomik sonuçlarını göze aldı ve savaşı kışkırttı.
3- Avrupa Rus doğalgazının kesilmesini göze alabiliyorsa, ABD de Çin ile çok boyutlu ekonomik ilişkilerin bozulmasını ve tüm dünyada ekonomik işleyişin sarsılmasını göze alabilir. Kendi burjuvazisinin çıkarlarını savaş dahil her yolla savunmaya karar verebilir. Tayvan’daki gerilimler buna işaret ediyor.
4- Kapitalizmin dünya çapındaki işleyişi her daim böyle sarsıntılara, krizlere ve savaşlara gebe olacaktır. Son dönemde koronavirüsle, tedarik zincirlerindeki aksamayla ve Ukrayna savaşı ile bozulan işleyiş ileriki dönemde başka savaşlarla ve iklim kriziyle aksayacak.
5- Dünya çapında ekonomide bir durgunluğun yaklaştığı, çok katmanlı bir enflasyon sorununun birçok ülkeyi etkilediği artık bir öngörü değil, güncel bir gerçek. Düzenin ekonomistleri bile kolay bir çıkış yolu olmadığını yazıp çiziyor. Buna itirazımız yok, ama neden sadece tespit etmekle yetinelim?
6- Kapitalizm kar odaklı işleyişine devam ettikçe bu sorunlara çözüm bulunamaz. Çözüm ancak dünya çapında üretimin ihtiyaçlara göre planlandığı, savaşlarla sonuçlanan rekabetin değil insanlığın çıkarlarının merkezde olduğu bir ekonomik işleyişle gelebilir. Bu işleyişi de ancak işçi sınıfının enternasyonalist mücadelesi ortaya çıkarabilir.