Post

Nerden Tutsak Elimizde Kalıyor

Rantın Gölgesinde Bir Kadın Cinayeti 

Hilal Özdemir… Boğaziçi Üniversitesi’nde, Ayberk Kurtuluş tarafından öldürüldü. Hilal için Boğaziçi Üniversitesi Güney Kapısı önünde yapılacak eyleme dakikalar kala okulun karşısında bir kafede beklerken Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olan 2 kişinin “Kampüsümüzde bir kadın cinayeti işlenmediği kalmıştı.” demesine kulak misafiri oldum. Ne kadar acı değil mi? Kendi üniversite kampüsünüzde onlarca sorunla, ayrımcılıkla uğraşıyorsunuz. Sonra bir haber bildirimi geliyor, kampüste 15 yaşında genç bir kadın öldürülmüş. Bu ülkede kadınların, gençlerin başına daha ne gelebilir düzeyinde konularla karşı karşıya kaldığımız için böyle giriş yapmak istedim yazıya. Olayın vahameti buradan başlıyor. 

Bir erkek ruhsatsız silah taşıyarak kampüsün içine girebiliyor. İçerde üniversitenin ranta açtığı bir mekanda düzenlenen düğünde çalışan 15 yaşındaki çocuk işçi Hilal’i öldürmek için. Gündüz girip Hilal’e şiddet uyguladığı halde hava kararınca tekrar yine girebiliyor. Öğrencileri okul kapısından onlarca kez çeviren güvenlikler, bir “Dur nereye gidiyorsun, sen de kimsin?” bile dememiş. 

Güvenliğin üst ve araç arama yetkisi olmadığı için silahın fark edilmediğini açıklıyorlar. Silah taşıyanın rastgele kamuya ait bir binaya girmesini tespit etmek ÖGB’nin yetkisi değilse nedir ki güvenliğin yetkisi? Eylemleri engellemek, rektöre bekçilik yapmak, öğrencilerin çantalarını baştan sona aramak, öğrencilere şiddet uygulamak mıdır? Biz üniversite güvenliklerini böyle tanıyoruz çünkü. Gören gözler hep buna şahit oldu. 

Ülkemizde cezasızlık ve siyasal iktidarın kadın cinayetleri sorununa vurdumduymazlığı o kadar yüksek ki bir erkek kamuya ait bir binaya silahla hiç sorun yaşamadan girebileceğinden çok emin. Ayrımcı her bir indirim, 6284’ün uygulanmadı her an potansiyel fail erkeklerin önü açılıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden uzaklaşıldığı her an ülkemizde bu daha fazla kadın cinayeti demek oluyor. 

Hükümetin kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri soruna karşı eşitlik lehinde pozitif bir siyasal irade göstermesi gerekirken her seferinde kadınların hakları ve özgürlükleri tartışmaya açılırsa erkekler hiçbir zaman kendilerinde sorun görmezler. Erkek egemenliğini tartışmaya açmak ve toplumsal cinsiyet eşitliğinden yana olmak zorundayız. Hükümet ve devlet de buna dahil.

Hilal’in öldürüldüğü haberi ilk geldiğinde neye şaşıracağımızı şaşırdık. Kampüs içinde bir bina, kayyım yönetim tarafından ranta açılmış ve orda düğün organize ediliyor. Hilal de orada çocuk işçi olarak çalışıyor. Kamuya ait üniversiteler, kâr elde edebilmek için üniversiteye ait 1 metrekareyi bile ranta açabilmenin derdindeler. Naci İnci en başta geliyor. Kampüslerimizde biz öğrencilerin tüm alanları teker teker yok edildi. Boğaziçi Üniversitesi her sene başında yurt sıkıntısıyla gündeme geliyor mesela. Buna çözüm bulma fikrine sahip olan bir yönetim var mı? Yok. Nasıl siyasal iktidar tüm ülke sathında teker teker emekçi halka ait olan her şeyi ranta açıp, sattıysa; kampüslerde de aynısı yapılıyor. Kampüslerimiz sizin aile yılınızda bizlere ait olan mekanları düğün organizasyon şirketlerine kiralayabileceğiniz yerler değildir. Kâr için yapmayacakları şey yok ama bu devran böyle gitmeyecek. O kampüsün 1 metrekaresinden tümüne kadar hepsi bizim, ülkenin dört bir yanı bizim. Konu rantsa sermaye sınıfı ve AKP hükümeti halkın malına çöken bir güruhtan başkası değildir.

Boğaziçi Üniversitesi’nin bu konuda karnesi de çok kabarık. Kampüs içinde sürekli reklam filmlerinin çekilmesi, Survivor çekimleriyle kampüsün gündeme gelmesi, üniversiteye ait binaların satılması vb. Ayrıca rant konusu olmasa da son dönemde çocuk istismarını meşrulaştıran Nurettin Yıldız’ın üniversitede konferans düzenlemesi, kampüste “Aile Yılı” sempozyumları düzenlemesi de başka ayrıca sorunlar. Nurettin Yıldız’ın konuşmacı olduğu konferansı protesto eden öğrencileri engellemek isteyenler kadın cinayetini engellemedi. Çünkü onlar için mücadele etmek, muhalif, feminist ve sosyalist olmak engellenmesi gereken bir şeyken kadınları öldürmeyi düşünmek sorun teşkil etmeyen bir fikir. 

Çocuk işçilik, Türkiye’nin sorunlarından biri. TÜİK’ün 2024 verilerine göre 15-17 yaş arası çocuk işçi oranı 24,9. Yani bu yaş kategorisindeki her 4 çocuktan 1’i çalışıyor. EUROSTAT tarafından hazırlanan “2023 Yılı Yoksulluk ve Sosyal Dışlanma Altında Olanların Oranı (AROPE)-(0-17 Yaş)” verilerine bakıldığı zaman Türkiye 40.1 ile Avrupa ülkeleri arasında 1. olmuştur. TÜİK verilerine göre Temmuz ayında yıllık bazda enflasyonun 33.5 olduğu ülkemizde binlerce çocuk ucuz işgücü olarak çalışmak zorunda bırakılıyor. Hilal de bu çocuklardan biriydi. Baktığımızda özel sektörde yüksek oranda bir çocuk işçilik varken uluslararası hukuka bağlı olması gereken bir devletin bunu ortadan kaldırmasını beklersiniz. Çocukların kamu kurumuna ait kiralanan bir işletmede çalışmasını değil. Burada erkek şiddeti sonucu öldürülmesini ise hiç beklemezsiniz. 

Hilal’in öldürülmesinin ardından paylaşılan onlarca haber oldu. Her yeni bilgi ortaya çıktığında kiminin erkek egemenliğinden yana konumlandığı görmüş olduk. Önce Hilal’in fail erkekle olan paylaşımları saçıldı ortaya, sonra “kendi etmiş kendi bulmuş”a getirilen paylaşımlar yapıldı. “Kadınlar hep serseri erkekleri seçiyor”a kadar vardı konu. 

Kadın cinayeti ve kadına yönelik şiddet haberlerinde basının neyi öne çıkardığının büyük bir önemi var elbette. Hilal Özdemir’in, Ayberk Kurtuluş ile yaptığı paylaşımlar yerine bir kamu kurumunun içinde kadın cinayeti işlenebilmiş olmasını konuşmamız gerekir mesela. Kadın cinayetleri bu kadar artarken kız çocuklarını, kadınlarını suçlamaktan vazgeçin. Tarafsız gibi gözüken ya da sağa yakın basın organlarının siyasal iktidarın hatalı politikalarını ve Boğaziçi kayyım yönetiminin yanlışlarını örtmek için Hilal’i suçlamasına, henüz 18 yaşında bile olmayan birini kamuoyunda kötü ithamlarda bulunarak tartıştırmasına izin vermemeliyiz. Bu açıktan kadın cinayetlerini meşrulaştırmak ve erkek egemenliğini desteklemektir. 

Peki ne yapmalı?

Hilal’in öldürülmesinin arkasında yatan sebepler çok açık. Siyasal iktidar derhal toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren politikalarından vazgeçmelidir. 

Kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli yasamız 6284 eksiksiz uygulanmalı ve İstanbul Sözleşmesi’ne tekrar imzacı olunmalıdır. 

Halihazırda zaten kayyım olan Boğaziçi Üniversitesi Naci İnci hakkında soruşturma açılmalı ve görevden alınmalıdır. Üniversitelere kayyım rektör atamalarına son verilmeli ve tüm üniversite bileşenlerinin katılımıyla rektör seçimleri yapılmalıdır. Üniversite güvenlikleri soruşturulmalı ve ihmaller tespit edilmelidir. 

Üniversiteler ve emekçi halka ait yerler rant alanı değildir. Kamu üniversitelerinde kâr amacı güden tüm politikalara son verilmelidir. 

Çocuk işçiliğiyle mücadele edilmeli, çocuk işçi çalıştıran tüm özel şirketler tespit edilip hakkında yasal işlem başlatılmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın çocukları şirketlerin inisiyatifine terk eden MESEM projesi kaldırılmalıdır. 

Çocukları bu düzeyde yoksullaştıran, çalışmaya mecbur bırakan şeylerden biri refahtan uzak oluşumuzdur. Kamu tüm temel ihtiyaçları numunelik olmayacak şekilde planlayarak üretmeli, kâr amacı gütmemeli ve emekçilere bunları sunmalıdır. 

Şiddetle mücadele etmeyerek ve 6284’ü uygulamayarak kadın cinayetlerinin artmasına sebep olan, bizleri ağır bir ekonomik krizin içinde yaşamaya mecbur bırakan, üniversiteleri rant alanına çeviren, ülkedeki demokrasiyi yerle bir eden AKP derhal hükümeti terk etmelidir. 

 

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

Nerden Tutsak Elimizde Kalıyor

Post

Neoliberal Dünyada Eğitim

Post

Muslukları Tekrardan Nasıl Akıtırız?

Post

Bir Seçenek Daha Var

Post

Var Mısın Örgütlenmeye

Post

Sosyalizme Mecburiyet

Post

Taksim Mücadelesi ve 1 Mayıs’ın Bütünlüklü Siyaseti

Post

Şimşek Programı Çöpe, Patronların “Eller Cebe”

Post

Her Sosyalist Bir Öğretmendir

Post

Bir Işık Yakıyoruz 

Post

Hayata Boyuna Beyaz Atlı Prens Muamelesi Yapmak

Post

AKP’nin Kadınlara Reva Gördüğü Hayat

Post

Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin

Post

Fındıklar Altında Kardeşlik

Post

Bize Yalan Söylediler

Post

İki Ekmek Borçluyuz

Post

Fındıklar Altında Kardeşlik Bölüm 2: Belirsiz Yolda Çaresizlik

Post

Müsadenizle Denemek İstiyoruz

Post

Ruhsuz Mükemmeliyet

Post

Kanunsuzluk Üreten Kanun Katillerinin Katillik Yaratan Kanunsuzlukları

Post

Fındıklar Altında Kardeşlik Bölüm 3: Kayıp Dileğin Sonu

Post

Umut Biziz, Genç Feministleriz

Post

Emeğin Yol Haritası

Post

Bir Kez Daha: Birkaç Elma Değil Sepet Çürük!

Post

Koşulsuz Yurt, Koşulsuz Burs

Post

Moto Kurye Olmak

Post

Ya Garipler Yakarsa?

Post

2024 Genç Feministlerin Yılıdır

Post

İnsanca Yaşam Neye Tekabül Ediyor?

Post

Kürt Meselesinde Çözümün Konuşulmasının Olumlu Etkisi Olacaktır

Post

Gerileyen Yüzyıl

Post

LGBTİQ+ Toplumunun Sosyalist Perspektifte Kurtuluşu

Post

Kurtuluşa Kadar Savaş Nidaları Tekrardan

Post

Gençliğin Öncü Görevi

Post

Perde Açıldı, Sahnedeyiz

Post

Devrimci Gençlik Öfkesi Yeniden Diriliyor…

Post

Öznesi Olmaktan Gurur Duyuyoruz

Post

Gözün Gördüğü Kadar

Post

Korku Duvarları Yıkılıyor Gençlik Susmuyor

Post

Küçük Şehirde Yalnızlık Üzerine

Post

Nefreti Değil, Hayatı Seçelim: Erken Seçim İçin Bir Çağrı

Post

Şiddet Kol Gezerken

Post

İstanbul’un Işıklı Caddelerinde Ölüm

Post

Yasakları Yasakla

Post

Kuram Tartışması Önceliklidir

Post

Yeşil Sol Parti Adayı Hakan Öztürk’ten Erdoğan’a: Ağlasan da sızlasan da bu halk seni gönderecek

Post

Yeşil Sol Parti Adayı Hakan Öztürk: İşçi sınıfının bir günlük çalışma süresi 6 saat olmalı

Post

Yeşil Sol Parti Adayı Hakan Öztürk: Büyük halk toplantılarıyla, halkın sözünü direkt parlamentoya taşıyabiliriz

Post

Yeşil Sol Parti Adayı Hakan Öztürk: 1 Mayıs'ta meydanlarda işçi sınıfının gür sesini yükseltmeliyiz

Post

Yeşil Sol Parti Adayı Öztürk: Hem 1 Mayıs’tan hem de seçimlerden başarıyla çıkmalıyız

Post

Yeşil Sol Parti Adayı Öztürk: İşçilerin Ürettiği Değer Sermayeden Bağımsız Olmalı

Post

Neo-Feodal Toplumda Hayatta Kalma Rehberi - I

Post

Yeşil Sol Parti İstanbul Adayı Öztürk’ten Diyarbakırda'ki ev baskınlarına tepki: Halk politikalarınızı beğenmezse sizi gönderir, buna alışın

Post

Yeşil Sol Parti Adayı Öztürk: Karanlık rejimi göndermek, Türkiye halklarına muazzam bir özgüven verir

Post

Yeşil Sol Parti Adayı Öztürk: O parlamento güçlü olacaksa önce Kürt milletvekilleri konuştuğunda “Kardeş Kürt halkının diliyle konuşuldu” diye kayda geçmelidir

Post

Yeşil Sol Parti Adayı Hakan Öztürk öldürülen kadınların aileleriyle buluştu: Kadınların çığlığı o mecliste duyulmalı

Post

Yeşil Sol Parti Adayı Hakan Öztürk, altı maddede hedeflerini anlattı: Bu iktidardan bir beklentimiz yok

Post

Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı ve Yeşil Sol Parti İstanbul 1. Bölge Milletvekili Adayı Hakan Öztürk, Şırnak’ta yapılan iki Yeşil Sol Parti seçim bürosu açılışına katıldı.

Post

Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı ve Yeşil Sol Parti İstanbul 1. Bölge Milletvekili Adayı Hakan Öztürk, bugün Siirt’teydi.

Post

Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Adayı ve EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, Diyarbakır’daydı

Post

Yeşil Sol Parti Adayı Öztürk’ten Soylu’ya: HDP’yi Kapatmak İçin Hiç Heyecanlanma

Post

EHP Deprem Politikaları Raporu: Yıkılmayan Kentleri İnşa Edeceğiz

Post

Emek ve Özgürlük İttifakı: Tarihsel sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz, cumhurbaşkanı adayı çıkarmıyoruz

Post

Şahsım Devlet Olursa - V

Post

Şahsım Devlet Olursa - IV

Post

Şahsım Devlet Olursa - III

Post

Şahsım Devlet Olursa - II

Post

Şahsım Devlet Olursa - I

Post

Trendyol Çalışanları Direniyor

Post

On binler Kartal'da buluştu: Emek ve Özgürlük İttifakı seçim startını verdi

Post

EHP'den Erdoğan'a: Seni Göndereceğiz!

Post

Emek ve Özgürlük İttifakı “Birlikte Değiştirelim” demek için İstanbul’da buluşuyor!

Post

EHP'den Adaylık Değerlendirmesi: Aday Çıkması Doğal

Post

“Helalleşme” Kavramının Düşündürttükleri

Post

EHP Gençliği Konferans'ta Buluştu: Gelecek Sosyalizm Olacak!

Post

EHP Gençliği 6 Kasım'da Gençlik Konferansı'na çağırıyor

Post

İnşaat-Sen Sendikaların Yüz Akı, Yaşasın İşçilerin Kayı İnşaat Zaferi

Post

Rejim Özgürlüklerimizi Söküp Alacak Güçte mi?

Post

Seçim Ekonomisi Pansumansa İşçi Emekçi Hükümeti Tek Çözüm Olabilir

Post

İşçi Emekçi Mitingiyle İşçi Hareketinde Bir Adım Daha

Post

Yeni Gezi Direnişleri için Mücadele Arkadaşlarımızı Savunacağız

Post

Sansür Yasasını Yenebiliriz

Post

Madenlerde Tek Çare Kamulaştırma

Post

Savaşsız Bir Dünya İçin Emekçilerin İktidarı Gerek

Post

Başörtüsü, Özgürlükler ve Devrimci Siyaset

Post

İtalya’da Seçimler Neyi İşaret Ediyor?

Post

Emek ve Özgürlük İttifakı yol haritasını binlerin katıldığı halk buluşmasında açıkladı

Post

Emek ve Özgürlük İttifakı program çerçevesi açıklandı

Post

Emek ve Özgürlük İttifakı yola çıkıyor!

Post

Seçime Bir Adım Kala Sosyal Konut Projesi

Post

Ekonomik Kriz Yayılırken Savaşlar da Yayılacaktır

Post

Ege’nin İki Yakasının Tek Çözümü: Göndereceğiz

Post

Mesele Bakanlık Değil Kürt Halkının Temsil Hakkı

Post

Düzenin Ekonomiye Çözümü Yok

Post

Yolsuzluk Saray Düzeninin Çimentosudur

Post

Gotham’ın Delileri Ne Kadar Kahraman?

Post

‘Zeytinlilerin’ Kazanacağı Günler Yakın

Post

İş, Aş, Barış

Post

Salgın Durumu Üzerine

Post

COVID-19 Günlerinde Anti-Kapitalist Siyaset

Post

Cevap C Şıkkı

Post

Al Gözüm Seyreyle

Post

Ödememek ve Ödeyememek

Post

Batı’nın Göçmen İkiyüzlülüğü

Post

Umudumuz Örgütlü Mücadelemizde

Post

Almanya Seçimlerine Yeşil ve Soldan Bir Bakış