Post

Görev Zamanı

Seçimlere doğru gidiyoruz.

Erdoğan her şekilde aday olabileceğinden bahsediyor. Anayasa’da yazan maddeler onun için önemli değil. Anayasa bir kişinin sadece iki kere cumhurbaşkanı olabileceğini ifade etmiş ama o sayılmaz diyor. Yeni sisteme göre aslında bir kere cumhurbaşkanlığı yaptığını ileri sürüyor. Bahçeli bu konuyla ilgili tartışmalarda Erdoğan’a arka çıkıyor ve “Gerekirse, cumhurbaşkanının en az üç dönem seçilebilmesi amacıyla gerekli yasal düzenlemenin yapılmasına var gücümüzle çalışır, bunu da başarırız” diyor.

Yani her hâlükârda kanunsuz bir şekilde adaylık söz konusu.

Erdoğan’ın bilinen yaklaşımıyla “İsteseniz de istemeseniz de.”

Çok tehlikeli, çok karanlık ve despot bir iktidarla karşı karşıyayız.

Bu koşullarda ortak demokratik bir rejimi savunan, tek kişi yönetimine son veren bir cumhurbaşkanı adayına ihtiyaç var. Erdoğan’ın bir dönem daha baskıcı koşulları pekiştirmesine katlanılamaz. Mevcut iktidar ülkeyi daha büyük felaketlere sürükleyebilir.

Eğer ülkede bu derecede büyük bir sorun yaratan bir iktidar varsa ve ülkedeki bütün demokrasi karşıtı güçler bu iktidarın arkasında yer almışsa, muhalefetin en geniş bloku onun karşısına çıkartılmalıdır. Bu muhalefet blokunun HDP olmadan oluşturulmaya çalışılması büyük bir aymazlık.

Erdoğan her yönden güçlü bir hazırlık yapıyor. “Zaten seçimleri kolayca kazanırız” denilerek savsaklamaya neden olabilecek bir bakış açısından uzak durulmalı. Seçimlerin kazanılabilmesi için hiçbir düzeydeki oy katkısı ihmal edilemez. O nedenle birinci turda, bütün muhalif kesimlerin ortaklaşmış olduğu bir adayla seçimlere gitmek en doğrusudur.

Buna karşılık Altılı Masa cenahının anlaşılması zor bir yaklaşımı var. HDP’den uzak durmayı tercih ediyor.

Çok genel olarak bakacak olursak AKP bile bir anayasa değişikliği yapmayı düşündüğü aşamada HDP ile karşılıklı olarak oturup görüşebiliyor. Hatta yapmak istediği ikinci görüşmeyi HDP kabul etmedi. Çünkü öte yandan HDP kapatılmak isteniyor, Hazine yardımının geleceği hesaplara bloke konuyordu. Bunun bayraktarı olan parti aynı zamanda AKP’ydi. Buradan hareketle HDP görüşmeyi reddetti ve son derece haklıydı.

Sonuç olarak AKP kendisi için gerekli gördüğü koşullarda HDP ile temas kurabiliyor.

O kadar söz sarf etmiş olmasına rağmen yapabiliyor bunu.

Gelgelelim Altılı Masa cephesinden ses seda yok. Neredeyse “HDP yoktur” düzeyinde bir tutum sergiliyorlar. Köşe bucak kaçıyorlar cumhurbaşkanını ortaklaştırma zemininden.

Bu tablo karşısında HDP kendi adayını göstereceğini açıkladı. Bununla birlikte doğrudan diyalog ve açık müzakere yöntemiyle bir ortak aday belirlemenin de mümkün olduğunu belirtiyor.

Bu süreçte HDP’nin de içinde yer aldığı Emek ve Özgürlük İttifakı da cumhurbaşkanlığıyla ilgili her türlü değerlendirmeyi yaparak adayını ortaya çıkarma kararı aldı. Bu yönde karşılıklı görüş alışverişinde bulunmak üzere sendikalar, demokratik kitle örgütleri, meslek kuruluşları ve toplumsal muhalefetin en geniş kesimleriyle görüşmeler gerçekleştirilecek. Bütün çalışmaların yapılması sonrasında cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi sonucuna ulaşılacak.

Çok emek gerektiren ve uzun soluklu bir mücadele önümüzde.

Bu kritik dönemeçte ortaya çıkan gelişmelere çok hızlı siyasal hamlelerle karşılık vermeliyiz. Siyasal olarak çok yaratıcı olmamız gereken bir dönemden geçiyoruz.

Emek ve Özgürlük İttifakı bu koşullarda sürece en etkili bir şekilde müdahale eden bir konumda olacak. Ülkede hem demokrasi alanında hem de iktisadi koşullar alanında çok büyük sorunlar var ama bununla birlikte ve buna çözüm getirme iradesine sahip bir politik odak da var. Verilen büyük emekler sayesinde artık böylesi bir dönüştürücü kuvvet oluşturuldu.

Emek ve Özgürlük İttifakı önümüzdeki dönemde bir mücadele birliği olarak üzerine düşen görevleri yerine getirecek ve aynı zamanda seçimlerin her aşamasında halkın gerçek iktidar seçeneğini yaratmayı başarabilecektir.

Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine doğru ilerlerken İttifak fedakârca çalışarak bütün politik meselelere ciddi çözümler getirebilir.

Halklarımızın ve işçi sınıfının beklentisi de budur.

Emekçilerin ve özgürlük isteyen halklarımızın mücadelesi karşılığını bulacaktır.

*Hakan Öztürk'ün bu yazısı ilk olarak 27 Ocak Cuma günü Yeni Yaşam Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

Ortadoğu’daki Dalgalanmalar

Post

Tam Kurtuluşun Yolu

Post

Gerçekçi Ol, İmkansızı İste

Post

Kamusal Emeklilik Hakkı Savunulmalı

Post

Köylülere Her Yönden Saldırı

Post

İyi Bir Başlangıç

Post

Tek Adam Rejimi Tekledi

Post

Açlıktan Öte Köy Var mı?

Post

Emsalsiz, Tek ve Kıyaslanamaz Değiliz

Post

Asgari Ücret 42.300 Lira Olmalı

Post

Asgari Ücreti Kıyaslamak

Post

Asrın Hortumlaması: 133,5 Milyar Dolar

Post

Enflasyonu Ücretler Yaratmıyor: 5 Kanıt

Post

Üreten Biziz, Paylaşan Da Biz Olacağız

Post

Emeğin Tam Karşılığı, Tam Refah, Tam İstihdam

Post

Haklılığımızı Açıklıyoruz Ve Kanıtlıyoruz

Post

Üç İnsandan Biri İşsiz, Dört Çocuktan Biri Aç

Post

Kurban Edilmek İstenen Emekliler

Post

Olmaktan Korktukları Yerdeler

Post

Tarih Bir İpucu Bekliyor

Post

Yarını Bugünden Kurmaya Başlamak

Post

Kamu Yararı için Ürün ve Hizmet Yaratmak

Post

Yön Göstermek

Post

Somut Koşulların Somut Analizi ve Siyaseti

Post

AKP Bir Geri Dönülmez Felakettir

Post

Orman Yangınlarında Bütün Tohumlar Ölmez

Post

Kerelerce Ölçülen Gelir Adaletsizliği

Post

Alem Buysa Kral Popülistler

Post

İşçi Sınıfı Şart Koşabilir

Post

Sefalet Endeksi

Post

Birkaç Ağaç ve Bir Nefes

Post

Ücret ve Kar Tahterevallisi

Post

Laiklik Şimdi ve Hep Gerekli

Post

Enflasyonun Yarattığı Sefalet

Post

Enflasyonun Sebebi Açlık Sınırındaki Ücretler mi?

Post

Bütçede Değirmenin Suyu Nerden Gelir Nereye Gider

Post

Anayasa Mahkemesini Bir Kez Tanımamak

Post

Gençler Sadece Asansör İstemez

Post

Emek ve Demokrasiden Yana Cumhuriyet

Post

Yahudi Olmayan Çocuklar da Çocuktur

Post

Elin ve Evin İyisi

Post

Göz Hizasında Siyaset

Post

Dördüncü Kuvvet Dik Duruyor

Post

Beton Bina ve Fabrika

Post

Smaç Sebep Sayı Sonuçtur

Post

Sorun Geniş Bir Zaman ve Mekanda

Post

Ekmek İstiyoruz ama Gül De

Post

Parti İşçi Sınıfını Besteler

Post

Kamu Mülkiyetini Kurtarmak

Post

İçeriksizlik Fırtınası

Post

Ormanlar Bizim, Kahrolsun Kapitalizm

Post

“Esset” Değil Halkın Öz Varlıkları

Post

Var ve Yok Listesi

Post

Karşı Kültür

Post

Günbegün Ücret Mücadelesi

Post

Aslanı Kediye Boğdurmak

Post

Sonradan Hatırlananlar

Post

Seçimin Yarattığı Yorumlama İmkânı

Post

Erdoğan’a Yetki Yok

Post

Mülkiyet Sorunu

Post

Halkın Temel İhtiyaçları, Kamu Hizmeti Olarak Karşılanmalı

Post

Örgütlü Gücü Meclis'e Taşıyalım

Post

Hiçbir Yerden İzin Almamak

Post

Mahirleri Anmak Değil Anlamak

Post

Hareketin Hareket Halindeki Doktrini

Post

Denizlere Çıkar Sokaklar

Post

Tabutta Röveşata

Post

Buyurunuz Buradan Yakınız, Mösyö Hükümet

Post

Depremin Siyaset Üstü Olmaması

Post

Basra Harap Olmadan Önce

Post

Halkın Birikimlerinin Bağımsızlığı

Post

Görev Zamanı

Post

Bu Daha Başlangıç

Post

Kaynaşmış Değiliz

Post

Bolsonaro Tavuğunu Yalnız Yemesin

Post

Suriye Sınırını Değil Açlık Sınırını Geç

Post

Neden Yapmasınlar?

Post

Hayallerin de Sadakate İhtiyacı Vardır

Post

Büyük Pasta, Küçük Pay

Post

Yine Sınırlama Esas, Hürriyet İstisna

Post

Seçenek Biziz

Post

Üç Husus

Post

Radikalizm

Post

Örgütlü Toplum Parlamentoya Rengini Vermeli

Post

İşçi Sınıfı Programı Vaat Eder

Post

Güç Siyasetle Yapılır

Post

Yenilgi Sonrasında Yorumlamanın ve Politik Programın Yitimi

Post

İşçi Sınıfının Tahtına Oturmaya Kalkışmak

Post

Hedef, Özne ve İktidar Organı