Barınma ve daha özelinde yurt sorunu en az diğer yurttaşların olduğu kadar gençlerin de büyük, hayati meselelerinden. Papağan gibi aynı lafı tekrarlamaktan gocunmayan ve bu lafın altını doldurmaktan bu şekilde kurnazca kaçınan siyasal iktidar meseleyi bir güvenlik sorunu olarak addetti ve bir "tedbir genelgesi" yayınladı bakanlıkları aracılığıyla. Bunun karşısında solcu gençlerin kaldığı talepkar tutum, bu işin bir devrim ölçeğinde incelenememesine yol açıyor; AKP hükümetinin bu tarz görünüşte faşizan söylemlerine çanak tutuyor.

"...Üniversitelerde, uyuşturucu suçlarıyla etkin mücadele, suç/terör örgütlerinin eleman kazanımlarının engellenmesi, istismar ve provokasyonların önüne geçilmesine yönelik tedbirler..." olarak konusu belirtilen bu genelgenin niteliği ayrı bir tartışma konusu. Metnin başında iyi niyetli dilekleriyle barınma sorununu çözeceklerini vadeden siyasal iktidar temsilcileri, tabii ki bu soruna "kutsal bir gücün bizlere ev yağdırmasından" daha gerçekçi bir çözüm sunamıyorken, paragraflar boyu "gençliğin hak arama mücadelesinin önü nasıl kapatılır" sorusuna yanıtlar vermeyi ihmal etmiyor. Ayrıca(!) belirtiyor ki; "uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımının ve satışının engellenmesi için istihbari çalışmalara ağırlık verilecek."

Güvenlik ve Barınma Tedbirleri adıyla bütün üniversitelere gönderilen bu belge "İktidar için Güvenlik ve Yandaşlar için Barınma Tedbirleri" olsa gerek. Fazla uzamasın diye kesip biçmişler biraz. "Çek ipi rahvan gitsin" mentalitesinde yazılmış bu metin, bir sokak kavgasında dayak yiyen çocuğun "siz bittiniz" diye hönkürmesine benziyor.

İktidar son çırpınışlarını yaşıyor yaşamasına, bu barınma sorununun nasıl çözülebileceği konusunda gençlik örgütleri "Devrimle!" gibi bazı retorikler dışında elle tutulur bir vaat veremiyor, vermeye en yaklaştığı durumda da "talep etme durumunda" kalıyor. İlkesel veya eylemsel şu aşamada fark etmeksizin, bir başka sosyalist programdan keskin çizgilerle ayrılmasının makbul olduğu sosyalist bir program etrafında örgütlenmesi gereken gençlik, solun tutarsızlıkları ve yanılsamaları doğrultusunda kitlesel gücünü sürekli bir hale getiremiyor.

Niteliği açısından bomboş bir kağıt parçası olan bu genelge, Türkiye solu ve özellikle gençlik mücadelesi için bir başarı göstergesine dönüşmeli. Gençlikteki bir kitle hareketinin patlak vermesine hazırlandıklarını artık biliyoruz. Bu bağlamda ders çıkararak bir kez daha hatırlamamız gerekir: Kitle çizgisinden hareketle kitleleri ilerici, devrimci ve mümkünse değil mutlaka sosyalist bir program etrafında birleştirebilmek, devrimci mücadelenin kadrolarını kazanmanın ve yetiştirmenin yegane yolu.