Post

Nereden Başlamalı?

 

Nereden Başlamalı?

Toplumun beslenme, barınma, eğitim, sağlık, ulaşım gibi ihtiyaçlarının; üretim yapılarak karşılanması gerekiyor. Bundan başka bir çare yok. Bir üretim ilişkileri modeli geliştirilmeli ve uygulanmalı. Her şeyin temelinde bu var.
Aşınmaya uğramış ilk bağlam da bu. Üretim ilişkilerinin iyi veya kötü olmasının ötesinde, bu bağlamın öneminin azalmış olduğunu söyleyebiliriz. Hem işçi sınıfı geri çekildi, hem de sol. Oysaki bu konuya önem verebiliriz ve üretim ilişkileri üzerine kafa yorabiliriz.
Buna kafa yormaya başladığımızda, ekonomi politiğe ve onun eleştirisine doğru yaklaşıyoruz.
Ülkenin ekonomik elbisesini kesen kesiyor biçen biçiyor. Biz buna bir söz söyleyecek miyiz ve söyleyeceksek ne söyleyeceğiz işte bütün mesele bu. Ben ülkenin ekonomik gidişatıyla ilgili bir değerlendirme yapmak istiyorum doğrusu. İstiyorum ama buna nereden başlamalı ve bam teli neresi?
Sadece bir panorama çizip bırakacaksak tamam ama ben sadece bir panorama çizip bırakalım demiyorum. Ekonomik koşulları işçi sınıfının lehine değiştirecek bir yöntemle hareket etmeliyiz. Amacımız bu olmalı. O halde en önemli yön, değişim yaratabilmek üzere harekete başlamak ve değişim yaratacak şekilde davranmak olarak düşünülebilir.
Diyelim ki sosyalizmin en doğru işleyiş olduğunu savunduk ya da döviz konusundaki sıkışıklığa dair çözümler düşündüğümüz ileri sürdük. Benim dediğim bu değil. Sadece nihai hedefin kendisini söylemiş olmakla siyasal faaliyet yürütemeyiz. Bu durum, toplumun etkileşime gireceği bir somutluk ve güncellik mesafesi yaratmaz. Toplum ortaya konulan hedefle bir bağ kuramıyorsa, hedefin öznesi yok demektir. Öznesi olmayan hedefin de anlamı yoktur.
O nedende bir hedef belirleyeceksek bu somut ve güncel hedefin; somut, güncel ve yaşayan bir öznesi olmalıdır. Ben önceliğin bu olduğunu ifade etmek istiyorum. Her ekonomi politiğin, her türlü eleştirisini yapabilirsiniz ve sayısız eleştiri vardır. Gelgelelim sorun, nereden başlayacağımızı belirleme sorunu. Bir nevi zayıf halka hangisi? Bir nevi alevlenebilir halk hangisi? Neden böyle, çünkü bütün halkalara saldırmak gibi bir imkânımız ve dolayısıyla böyle bir stratejimiz olamaz.
Türkiye’de ekonomik durum çok kötü. Üretim için dışa bağımlıyız, cari açık konusu çözülemiyor, dış borç yüksek, faiz yüksek. Daha nicesi sayılabilir. Bütün bunlar doğru ama nereden başlamalı? Tıpkı “ne yapmalı?” gibi.
Ben diyorum ki insanların canının yandığı yerden başlayabiliriz ancak. En çok canının yandığı yerden. Bir an için buna yoksulluk diyorum ama bunu demek de yeterli değil. Yoksulluğun ana kaynağı neresiyse oradan. Yoksulluk çeken insanlar, ancak ve ancak emeğinin karşılığında gelir temin edebilecek insanlardır. Ne var ki o insanlar en uzun saatlerce çalışmasına rağmen yeterli gelir elde edemiyor. Çalışıyor ama kazanamıyor. Gelir temin edebilmesi o kadar geriye düşmüş durumda ki, artık karın tokluğuna çalışmak koşullarından dahi uzak. Fiziksel olarak yıpranmış, morali bozuk ve gitgide daha fazla borçlandığı için geleceksiz.
Kirayı ödeyebiliyor mu? Zor. Çocuğunu okutabiliyor mu? Zor. Dolapta yeterince sebze meyve var mı? Yok. Hasta olsa işi kolay mı? Değil. İşte bunlardan ötürü canı çok yanıyor. İşte burada çektiği acının davacısı. İşte burada işçi sınıfı vereceği mücadelenin neferi olabilir. Ona en yakın olan katman bu. Tenin mi yakın gömleğin mi diye sorsalar, elbette teni daha yakın işçi sınıfına ve teninde hissettiği acı. Kiranın, okul masrafının, mutfak harcamasının ve ilaç parasının acısını teninde hissediyor.
Neden böyle kazıyorum bu konuyu. Somut ve güncel bir konuda, somut ve güncel bir politik özneye ulaşabilmek için. Derine kazmamız gerekiyorsa derine kazacağız. İşçi sınıfının yoksulluğu, tenindeki acı çalıştığı halde kazanamıyor olmasından geliyorsa, üzerine gidilmesi gereken ana sorun budur. Demek oluyor ki, işçi sınıfın aldığı ücrettir ve buna bağlı olarak en başta gelen mücadele, ücret mücadelesidir.
Tarih, Türkiye koşullarında bir asgari ücretin yaygın ve çok düşük olması garabetini fırlatıp attı önümüze. Bunu günbegün gözlerimizin ününde görüyoruz. Konu dönüp baktığımız yerde karşımızda. Ülkede çalışanların yarısı bu ücreti alıyor ve bu ücret açlık sınırı denilen sınırın da altında. Daha bize geri durulacak yer kalmamış. Daha bizde “hangi konu?” diyebilecek hal kalmamış. Hedef belli, karşımızda duran dağlar belli.
Eğer alternatif bir politik program olacaksa, bu politik program mevcut asgari ücretin bu kadar yaygın uygulanmasını ve bu kadar düşük olmasını kabul etmeyerek başlar. İşçi sınıfının, üretmek faaliyetinden gelen gücü kullanılmadan hiçbir alternatif ekonomik programına doğru adım atılamaz. 
Asıl gücünü buradan almaya yönelmemiş bir politik kavga, hızını alamaz.

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

Nereden Başlamalı?

Post

Asgari Ücret Belirlenirken Prensipler

Post

Somut Programın Başarısı: Mamdani

Post

Teke Düşüyoruz

Post

Tabii ki Demokrasi İstenecek

Post

Uysa da Söyledi Uymasa da

Post

Geldik Bugüne

Post

Kürt Halkını Savunacağız

Post

İyi Bir Başlangıç

Post

Tek Adam Rejimi Tekledi

Post

Açlıktan Öte Köy Var mı?

Post

Emsalsiz, Tek ve Kıyaslanamaz Değiliz

Post

Asgari Ücret 42.300 Lira Olmalı

Post

Asgari Ücreti Kıyaslamak

Post

Asrın Hortumlaması: 133,5 Milyar Dolar

Post

Enflasyonu Ücretler Yaratmıyor: 5 Kanıt

Post

Üreten Biziz, Paylaşan Da Biz Olacağız

Post

Emeğin Tam Karşılığı, Tam Refah, Tam İstihdam

Post

Haklılığımızı Açıklıyoruz Ve Kanıtlıyoruz

Post

Üç İnsandan Biri İşsiz, Dört Çocuktan Biri Aç

Post

Kurban Edilmek İstenen Emekliler

Post

Köylülere Her Yönden Saldırı

Post

Kamusal Emeklilik Hakkı Savunulmalı

Post

Gerçekçi Ol, İmkansızı İste

Post

Tam Kurtuluşun Yolu

Post

Ortadoğu’daki Dalgalanmalar

Post

Ara Aşamalar

Post

Kişi Başına GSYH 720 Binse, Asgari Ücret 50 Bin TL Olmalı

Post

Colani Golan Tepelerini Savunmadı

Post

Metal İşçisi Yüzde 125 Zam İstedi

Post

CEO’ları Kıskanıyor Muyuz?

Post

Alım Gücü Bin Lira Düştü

Post

Belki Şehirlerimize Bir Barış Gelir

Post

Ordu’nun Dereleri Yukarı Akmaz

Post

Kaç Bin Yıllık Hasretimin Koncası

Post

Meydanları Boş Bırakma

Post

6 Saatlik Çalışmayla Herkese İş

Post

Arkadaşlık Taklit Edilemez

Post

Emekçilerin Bir Doğrusu Yüz Tane Eğriyi Düzeltti

Post

Yorumlamanın Gücü

Post

Son Gülen İyi Güler

Post

Sistemin Eleştirisi

Post

Parsel Parsel Satan Bir Sanık Aranıyor

Post

7 Milyon İşçinin Ücreti

Post

Olmaktan Korktukları Yerdeler

Post

Tarih Bir İpucu Bekliyor

Post

Yarını Bugünden Kurmaya Başlamak

Post

Kamu Yararı için Ürün ve Hizmet Yaratmak

Post

Yön Göstermek

Post

Somut Koşulların Somut Analizi ve Siyaseti

Post

AKP Bir Geri Dönülmez Felakettir

Post

Orman Yangınlarında Bütün Tohumlar Ölmez

Post

Kerelerce Ölçülen Gelir Adaletsizliği

Post

Alem Buysa Kral Popülistler

Post

İşçi Sınıfı Şart Koşabilir

Post

Sefalet Endeksi

Post

Birkaç Ağaç ve Bir Nefes

Post

Ücret ve Kar Tahterevallisi

Post

Laiklik Şimdi ve Hep Gerekli

Post

Enflasyonun Yarattığı Sefalet

Post

Enflasyonun Sebebi Açlık Sınırındaki Ücretler mi?

Post

Bütçede Değirmenin Suyu Nerden Gelir Nereye Gider

Post

Anayasa Mahkemesini Bir Kez Tanımamak

Post

Gençler Sadece Asansör İstemez

Post

Emek ve Demokrasiden Yana Cumhuriyet

Post

Yahudi Olmayan Çocuklar da Çocuktur

Post

Elin ve Evin İyisi

Post

Göz Hizasında Siyaset

Post

Dördüncü Kuvvet Dik Duruyor

Post

Beton Bina ve Fabrika

Post

Smaç Sebep Sayı Sonuçtur

Post

Sorun Geniş Bir Zaman ve Mekanda

Post

Ekmek İstiyoruz ama Gül De

Post

Parti İşçi Sınıfını Besteler

Post

Kamu Mülkiyetini Kurtarmak

Post

İçeriksizlik Fırtınası

Post

Ormanlar Bizim, Kahrolsun Kapitalizm

Post

“Esset” Değil Halkın Öz Varlıkları

Post

Var ve Yok Listesi

Post

Karşı Kültür

Post

Günbegün Ücret Mücadelesi

Post

Aslanı Kediye Boğdurmak

Post

Sonradan Hatırlananlar

Post

Seçimin Yarattığı Yorumlama İmkânı

Post

Erdoğan’a Yetki Yok

Post

Mülkiyet Sorunu

Post

Halkın Temel İhtiyaçları, Kamu Hizmeti Olarak Karşılanmalı

Post

Örgütlü Gücü Meclis'e Taşıyalım

Post

Hiçbir Yerden İzin Almamak

Post

Mahirleri Anmak Değil Anlamak

Post

Hareketin Hareket Halindeki Doktrini

Post

Denizlere Çıkar Sokaklar

Post

Tabutta Röveşata

Post

Buyurunuz Buradan Yakınız, Mösyö Hükümet

Post

Depremin Siyaset Üstü Olmaması

Post

Basra Harap Olmadan Önce

Post

Halkın Birikimlerinin Bağımsızlığı

Post

Görev Zamanı

Post

Bu Daha Başlangıç

Post

Kaynaşmış Değiliz

Post

Bolsonaro Tavuğunu Yalnız Yemesin

Post

Suriye Sınırını Değil Açlık Sınırını Geç

Post

Neden Yapmasınlar?

Post

Hayallerin de Sadakate İhtiyacı Vardır

Post

Büyük Pasta, Küçük Pay

Post

Yine Sınırlama Esas, Hürriyet İstisna

Post

Seçenek Biziz

Post

Üç Husus

Post

Radikalizm

Post

Örgütlü Toplum Parlamentoya Rengini Vermeli

Post

İşçi Sınıfı Programı Vaat Eder

Post

Güç Siyasetle Yapılır

Post

Yenilgi Sonrasında Yorumlamanın ve Politik Programın Yitimi

Post

İşçi Sınıfının Tahtına Oturmaya Kalkışmak

Post

Hedef, Özne ve İktidar Organı