Filistin Halkına, Kürt Halkına, Ortadoğu'ya Özgürlük
Uzun zamandır emperyalist güçlerin yürüttüğü kirli planlar bugünün Ortadoğu’sunu savaş alanına çevirdi. Mezhepçi, ırkçı, dinci ve gerici işbirlikçilerin bölgede yaşayan halklara her gün kan kusturduğu komplo teorisi değil. Yıllardır kirli planların neden olduğu çatışmalar tarafların daha da kinlenmesine, sivrilmesine neden oldu. Diyalogun yerini silahlar, çözüm süreçlerinin yerini savaşlar aldı. ‘Neyse ki’ sürecin tüm olumsuzluğunu iliklerine kadar yaşayan halkların geleceği hakkında herkesin bir fikri var. Orada ki halkın ne düşündüğünü önemseyen ise çok az. Eşit özgür bir coğrafyada yaşamak; emperyalist AB-ABD ve uzantılarında yaşayan halklar için basit gelse de Ortadoğu halkları için büyük bir rüya.
Suriye’de, Irak’ta, İran’da, Türkiye’de; Kürt halkının yoğun olarak yaşadığı bölgede; veya ismi dahi yasaklanan o coğrafyada; savaşların ve gerici, baskıcı rejimlerin ardı arkası gelmiyor. Yaşadığı coğrafyada sorunlar böyleyken Kürt halkı ise kimliği ile yasaklar duvarı içinde. Sorunun çözümü için demokratik çalışmalar her defasında bu baskıcı iktidarlar tarafından yok edildi. Tüm bu zorbalığa ve baskıya rağmen Kürt halkının hala dilinde barış sloganları var. Yaşasın Halkların Kardeşliği var. Bu halkı her defasında ölümle tehdit edip bu tehdidi gerçekleştirmeye yeltenen savaş iktidarları ise er ya da geç Ortadoğu’da yaşayan tüm halklara hesap verecek.
Filistin halkı ise Kürt halkının yaşadığı sorunlara benzer sorunlar yaşamakta.Coğrafyalarında en kötü senaryoları yaşamaları ise Filistin halkının kaderi değil. Siyonizmin yıllardır Filistin halkına yaşattığı acılar nice dram hikayeleri yazdırıp Avrupalı şovenistlerin desteğini aldı. Ama bir o kadarda devrimci direnişlere konu oldu. Bu konular unutulmamalı. Ortadoğu barışı bölgedeki tüm işgalci ve emperyalist yapıların çıkarılmasıyla mümkün olacak. İşgale karşı ise devrimci direniş geleceğe ışık olmalı. İşgallerin nasıl son bulabileceği yazılı tarihlerin en başından beri bellidir. Kararlı ve ilerici devrimci direnişler daima mutlak zafere kapı açar.
Ezilen halkların yaşadığı sorunlara bu denli sessiz kalmasını beklemek de hümanizmin en üst aşaması. Bir diğer yandan polyannacılık. Şehirler bombalanırken insanların sevişmesi ancak şarkılarda olur zaten. Nitekim duvara yumruk atınca el acır. Bu denli eziyet gören halkların da cevaplarını meşru direniş olarak vermesine şaşırmamak gerekir.
Kürt halkının yürüttüğü kimlik mücadelesi için öcü, Filistin’de direnen direnişçiler için göz nuru demek ikiyüzlülük ibaresi. İki halkın direnme haklarını kullanarak kendi geleceklerini tayin etmelerine kimse çamur atamaz. Emperyalizm içsel bir olgudur. AB-ABD-Siyonizm olduğunda ‘işgal,emperyalizm, yanke go home’ diyebiliyorsak, Türkiye tarafından da olduğunda aynı şeyi dememiz gereklidir. Ancak bu şekilde emperyalist ve ezilen halkı konumlandırılabilir, birbirinden ayırabiliriz.
Yaşasın Halkların Kardeşliği noktası bir slogan ile kalmamalı. Eğer kardeş olarak nitelendirilen halka zalimce davranıldığında ses çıkarmıyorsan bu yaklaşım seni de zalim yapar. “Taban ne der?” korkusu ile değil, “Halkların kardeşliği nasıl olabilir?” sorusunun cevabı ile çözüm bulabiliriz. Ortadoğu’da barış; Kürt halkı ve Filistin halkının özgür bir yaşam sürmesine bağlıdır. Bu barış ezilen halkların kimliğini ve özgürlüğünü kazanıp diğer halklarla eşit bir şekilde kardeşçe yaşaması ile sağlanır. Ezilen halklara özgürlük, yaşadığı coğrafyaya özgürlük getirir. Kürt halkına ve Filistin halkına özgürlük, Ortadoğu'ya özgürlük için ilk adımlardır.
Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.