Tek Seçenek Örgütlenmek
Bir kişinin hayatı her ne kadar önemliyse geleceği de bir o kadar hayatidir. Geleceğimiz ise tek adamın iki dudağı arasında anlamsız açıklamalara sıkıştırılmaya çalışılmakta. Deprem ile gün yüzüne çıkan enkazları kaldırmayı bırak önündeki çöpü bile yerden almaya tenezzül etmeyen saray erkanı kampüslerimize tek adamın emri ile tekrardan kilit vurdu. Üniversitelerin kapalı olmasının tek nedeni depremzedeler olamaz. Oteller, belde-belediye misafirhanelikleri ve dahası bin odalı saray kapıları kapalıyken KYK yurtları çözüm değil. Kapitalizmin yarattığı her sorunun çözüm yolu eğitimden vazgeçmek. Çünkü yaratılan krizin hesabını örgütlü bir gençlik hareketinin sorabileceğinin farkındalar. Bu farkındalık onlara her ne kadar korku yaratsa da bir o kadarda tedbir aldırma istediği doğuruyor.
Gençliğin örgütlü olmasının ne kadar gerekli olduğu tam da burada ortaya çıkıyor. Kampüsler sokağın nabzı olabilir, kararların belirleyici noktası olabilir. Kendi hedeflerini gerçekleştirebilecek canlı bir hareket bu. Sözünü söyleyebilir, geri adım attırabilir, hedeflerini yürürlüğe koyabilir, en önemlisi de hesap sorabilir. Bu kadar güçlü bir güce ulaşabilecek bir hareketi sivil toplum kuruluşu rolü ile dayanışmadan öteye götürmemek hedeflerin gerçekleşmesini imkansızlaştırır. İyi veya kötü insanı aramıyoruz. İyi veya kötü hedefleri sonuçları ile birlikte araştırıyoruz. İhtiyacımız olan devletin yapması gerekenin gençliğin yapması değil. İhtiyacımız olan kapitalizme karşı örgütlü bir gençlik. Bugünün ihtiyaçları yarınlarımızın gerekliliği olacak!
Büyük bir kuraklık hakkındaki gerçeklik aslında tam da bu. Yıllardır uygulanan baskı politikası sonucunda örgütsüz bir gençlik de açığa çıktı. Fakat açığa çıkan bu kesim örgütsüz olmanın bedellerini en ağır şartlarda ödedi. Oluşan krizler her ne kadar zor süreçler çıkarsa da haklı olduğumuz noktaları gösteriyor. Misal Türkiye’de solcu öğrenciler denildiği zaman akla hep ODTÜ geliyor. Bu arkadaşların örgütsüz tavırları eleştirildiğinde ise bir noktada kalıp eleştirileri kabul etmiyorlar. Aynı hatalar her defasında tekrarlanıyor. Peki bu okuldan mezun olan solcu arkadaşlar nereye gidiyor? Her sene mezun veren bir okul. Sovyetler varken “Komünistler Moskova’ya” derlerdi. Şimdi Moskova da yok. Gizli gizli Küba'ya gitmediklerine göre sadece üniversite solculuğunda kaldıkları bir gerçek. Boğaziçi bile bambaşka konu.
Yardımlaşma-dayanışma-güler yüzlü solculuk bunlardan öte taraf yok mu? Sınıf mücadelesi ile birlikte yürüyen bir gençlik örgütlenmesi en değerli sonuç. Bunun olmadığı bir üniversite solculuğu evresinde ise 10 yıl sonra bir solcu kahvehanesinde anlatılacak devrimci hikayeler. Al sana yozlaşma…
Kampüslerdeki eski kazanımlarımızı en kısa zamanda yeniden kazanmamız gerek. Bu kazanımlar bize ileri zamanlar için örgütsel açıdan çok büyük imkanlar doğuracak. Doğru adımlarla Şili örneği Türkiye'de yaşanabilir. Uzun vadeli planlarla örgütlü bir gençlik hareketi büyük inisiyatifler alarak işçi-emekçi iktidarının kurulmasında çok büyük rol alabilir.
Tüm bunların gerçekleşebilmesi için en önemlisi bu iktidarın gönderilmesi. Yarattıkları krizler her geçen gün daha büyük felaketlere yol açmakta. Modern bir kapitalizmle karşılaşmadığımız için toplumun sol cenah dışındaki bütün demokrat kesimleri de bu iktidarın karşısında. Örgütsüz örgütçü tavırların başarısızlığını ve yenilgisini bir çok kez yaşadık. O zaman karşısında olmak yetmez. Daha öncelerde dediğim gibi ‘Bireysel çıkarlar değil örgütsel zaferler ayağa kaldırılmaya çalışılmalı’. Sadece kendi örgütünün bireysel çıkarlarını gözetmek bile bir yenilgiye göz kırpar. Türkiye'de solun tarihi bunlarla dolu. Geleneğinin farklı isminin aynı olması aynı yenilgi akıbetinin yaşanmayacağı anlamına gelmez. Emek ve Özgürlük İttifakı ile tek adam rejimine karşı tek yumruk olmalı, bu iktidarı göndermeliyiz. Bu başarıyı elde edebilmek için Yeşil Sol Parti'de birleşme sorumluluğunu gösterdik.
Sorun belli ama çözüm de belli. Bir tarafta Marksizmin ışığında örgütlenmek, diğer tarafta bertaraf edilmek. Bizim tarafımız Marksizm! Bu iktidarı gönderip işçi-emekçi iktidarını kurana kadar örgütlü mücadelemiz sürecek.
Şili duvar yazısında yazdığı gibi;
El pueblo unido jamás será vencido - “Örgütlü Bir Halkı Hiçbir Kuvvet Yenemez”.
Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.