Post

İttifak ve Güç Birlikleriyle Bir Atılımın Eşiğinde...

Sosyalistler için bir dönüm noktasının yaşandığı günlerdeyiz. Büyük olasılıkla Üçüncü İttifak, bir ya da iki hafta içinde bir açıklamayla aktif olarak siyaset sahnesinde yerini alacak. Bu açıklamayı beklerken Üçüncü İttifak için çağrı alan bazı sosyalist partiler ve oluşumlar ise farklı bir seçeneği oluşturacaklarını açıkladı bile. Bilindiği üzere, Üçüncü İttifak görüşmelerine Sol Parti, Türkiye Komünist Partisi (TKP) ve Türkiye Komünist Hareketi (TKH) davet edilmişti. TKP ön görüşme sayılabilecek ilk toplantıya katılıp sonrasında bir açıklama yaparak bu ittifakta yer almayacağını belirtmiş, Sol Parti ise davetin ardından yaptığı açıklamayla ilk toplantıda da yer almamıştı. TKH da bu ittifakta yer almayacağını başka bir sol alternatif arayışı içinde olduklarını belirtmişti. Bu talep daha sonra hem Üçüncü İttifak içinde yer alıp hem de bu partilerle görüşen Emek Partisi (EMEP) tarafından yinelenmişti. Ve sonuç değişmemişti. Bu süreçte üç sosyalist partiyle birlikte Devrim Hareketi, çoğu aydınlardan olan imzacılarla birlikte kuruluşunu açıkladı. ‘Ülkemizin Geleceğine Birlikte Sahip Çıkıyoruz’ sloganıyla Ankara’da resmi bir açıklama yapıldı.

Büyük olasılıkla adı ‘Demokrasi İttifakı’ olacak yedi parti ve kurumdan oluşan ittifak girişimi de ya bu ay içinde ya da Eylül ayının başında bir program açıklayarak seçim sürecine girilirken aktif siyasette yerini alacak.

YENİ FIRSATLAR İÇİN BİR DÖNÜM NOKTASI OLABİLİR

Bu gelişme aynı zamanda yeni bir sınavın başlangıcı ve her açıdan da bir önceki halden çok daha iyi... Kitle ve sınıf bağları çok zayıf olan bu sosyalist partiler ve oluşumlar için kısa dönemde olmasa da orta ve uzun vadede görünürlük sağlamak ve gündelik siyasette sözünü söylemek açısından önemli bir fırsat. Eğer ki net, kolay anlaşılır ve kısa cümleler kurabilir ve hedef odaklı olmayı başarırlarsa... Bunun yanı sıra saha siyasetinde de önemli bir adım atma imkanını da unutmayalım. Zira uzun süredir sosyalistler basın açıklamaları, anmalar, 50 kişilik eylemler ve sosyal medyayla sınırlı bir ‘mücadele’ye sıkışmış durumda. Varoluş sebepleri olan sınıf siyaseti yerine kimlik siyaseti tartışmalarına meyleder halde... Parlamentoya öyle ya da böyle girebilmiş sosyalist partilerin her şeye rağmen bunu iyi kullandıkları zaman sınırlı da olsa bir farkındalık yarattığının en bariz örneği ise ortada, Türkiye İşçi Partisi (TİP)... Kitle bağlarının zayıf, sahadaki etkinliğin düşük olduğu bu süreçte bu imkanı kullanabilmek çok önemli, bu kesin.

GÜNCEL MESELELERE İLKELİ SÖZLER SÖYLEME ZAMANI

Sosyalistler, Kürt siyaseti ve radikal demokratlar için her iki birleşik mücadele girişimi de bence çok değerli. Pek çok sebeple... Öncelikle sosyalistler iki ana akım olarak bir yandan konum alıyor, öte yandan uzun süreden beri özlemi çekilen birlikte mücadele hatlarını netleştirmeye çalışıyor. Ve hemen belirtelim, hem ittifak hem de güç birliği pek çok konuda esnek bir strateji etrafından birlikte hareket etme imkanını da bir köşeye kaldırıp atmış olmuyor. Söz gelimi gerek güncel politik gelişmelerde gerek seçim sürecinde ortak hareket edilecek alanlar bulmalarının önünde bir engel yok. Ama her konuda bir arada hareket etme zorunluluğu da yok ki, işte bu esneklik herkesin işini kolaylaştırmaya imkan veriyor.

BİRLİĞİN GÜÇLENMESİ BİR PROGRAMIN OLMASINA BAĞLI

Henüz Üçüncü İttifak’ın ortaklaştırılmış programını görmüş değiliz. Ancak Sosyalist Güç Birliği’nin çağrı metnine bakarsak kabaca orta vadeli bir programın genelgeçer ipuçlarını görmek mümkün. Oldukça esnek, tüm sosyalistlerin, devrimci demokratların, yurtseverlerin ve emekçilerin benimseyebileceği kısa bir metin, ama bir program özelliği taşımıyor. Bunun sebebini, şimdilik bu güç birliğinin genişlemesini amaçladıklarına bağlamak mümkün. Zaten metinde yer alan, “Tüm ilericileri, sosyalistleri, komünistleri, yurtsever emekçi halkımızı bu sorumluluğu paylaşmaya ve Sosyalist Güç Birliği’ni birlikte büyütmeye çağırıyoruz” cümlesi de bunu doğrular nitelikte... İlginç bir rastlantı, bu güç birliğinin çağrı metnine imzamı koymamı istediklerinde, Türkiye Komünist Partisi’nin 1977 Parti Programı’na bakıyordum. Bu arkadaşlarımıza bir öneri olarak programdaki ‘İleri Demokrasi’ bölümüne bir göz atmalarını öneririm. Bugün bile pek çok başlığını programatik olarak kullanabilirler. O taleplerin bazıları bugün de geçerli ve güç birliğinin konumlanmasına olumlu etkisi olabilir. Tabii ki güncellenerek...

İKİ AYRI KULVARDA İŞBİRLİĞİYLE İLERLEME FIRSATI

Hemen belirteyim... Geçmişte birkaç kez birlik çabasına girmiş, bu süreçte yeni bölünmeler yaşamış bir siyasi geleneğin bu metni kaleme alanlar arasında yer alıyor olması bile olumlu bir gelişme. En azından Birleşik Haziran Hareketi’nde yaşanan sorunların bu kez yaşanma ihtimalinin çok daha düşük olacağını varsaymak açısından! Sorun şu, sosyalistler için ittifak ya da güç birliklerinin en tehlikeli kavşağı seçim süreçleri oluyor. Bunu çok açık biçimde BHH’nin dağılış sürecinden biliyoruz. Ve önümüzde bir seçim süreci var. Bu biraz tedirginlik yaratıyor ister istemez. Ama bir de avantaj var. Yine sosyalistlerin birliği açısından her zaman bir konumlanma sorunu oluşturan HDP ile nasıl bir ilişki içinde olunacağı meselesi bu kez BHH’deki kadar can alıcı bir sorun oluşturmayacak. Zira zaten bir Üçüncü İttifak var ve HDP orada... Bu çerçevede, bir sonuca ulaşmayacak tartışmalarla her zaman sorunlu yürüyecek ve sonuçta da fire verecek, stratejik ortaklık kurulması pek mümkün olmayan tek bir birlik yerine, iki ayrı yoldan gidip bazı önemli konularda işbirliği yapacak bir ortam doğabilir. Yeter ki çocukluk hastalıkları bir kenara bırakılabilsin.

İDEOLOJİK MUĞLAKLIKLAR DA GİDERİLEBİLİR

Siyasi etkinliği artırmayı başarması durumunda, hem ittifak açısından hem de güç birliği açısından tek tek siyasi parti ve oluşumların da ideolojik muğlaklılarını giderme imkanı doğabilir. Söz gelimi, TKP ve TKH’nin yer aldığı bir Üçüncü İttifak görüşmesinin bir programla sonuçlanması mümkün değil. Aynı şekilde HDP’nin özellikle ilk bileşenlerinin yer aldığı bir güç birliğinin çağrı metni çıkarması da aynı şekilde imkan dahilinde değil. İşte artık bu mesele yok, yani olmayacak ‘hayaller’ yerine, netleşmiş saflaşmalar her zaman iyidir. Kaldı ki, gerek Üçüncü İttifak gerekse Sosyalist Güç Birliği’nin süreç içinde yaşayacağı potansiyel tıkanmalar varken...

Şimdi bir an önce Üçüncü İttifak’ın da bir basın açıklamasıyla yola çıkmasını beklemek gerek. Bu açıklama sonrası, asıl sınav başlıyor. Dere geçildi, şimdi denize açılma zamanı... O denizde bazen her ikisi de birlikte yüzebilir. Bazen aynı rotada, bazen farklı... Tek kulvarda birbirini geçmek gibi bir hırsa kapılmadan!

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

Öyle Bir 102 Yıl ki, 102 Farklı Biçimde Anlatılabilir

Post

Farkındalıktan Bağlamsızlığa ‘Woke Kültürü’

Post

İttifak ve Güç Birlikleriyle Bir Atılımın Eşiğinde...

Post

Ataletten Sıyrılırken Bazen Fire Vermeyi de Bilmek Gerek!

Post

Rotaryen Kıvamında Sosyalistçilik de Olur Akademisyen Kulübünde Bolşevikçilik de!

Post

Çuvaldızı Kendimize Batıracak Cesareti Bulursak Demokratik Bir Cephenin de Yolu Açılmış Olacak

Post

Farklı Örgütlenme Biçimlerinde Aynı Siyasi Hataları Tekrarlamak

Post

Bol İmzalı Basın Açıklaması mı, Hedef ve Saha Odaklı Eylemlilik mi?

Post

Birlikten Kuvvet Doğar da, İçselleştirirseniz Doğar!

Post

Bir Şey Yapmalı da Nasıl Yapmalı?

Post

Türkü, Şiir, Aforizma, Deyim, Motto Falan Filan…

Post

Gulaş Çorbası ile Kuru Fasulye Kıyaslanmaz ki!