Post

Çatlaklar Hallolmaz, Çelişkiler Kaçınılmaz

Ukrayna’daki savaş, ABD’nin Biden döneminde öne sürmeye başladığı hegemonyayı geri kazanma stratejisinin ilk büyük sonucu oldu. Ancak savaş, Batı bloğunu ABD liderliğinde toparlamış ve odaklamış görünse de geriye dönüş o kadar kolay olmayacak.

Trump’ın gidişi ve Biden’ın gelişi, ABD’nin dünyada yürüttüğü politikada temel bir değişikliğin habercisiydi. Trump’ın otoriter liderlerle kişisel ilişkileri öne çıkaran, batı bloğunu bir arada tutan kurumları arkaya atan ve Avrupa’yı ikna etmekten uzak bir tarzı vardı. Ancak Biden başkanlığa bu durumu tersine çevireceği sözüyle geldi. ABD’nin geleneksel olarak müdahaleci ‘şahin’ kanadının da desteğini aldı. Biden’ın Demokrasi Zirvesi, bu stratejinin ilk adımıydı. Zirve, sözde tüm dünyada demokratik değerlerin ilerletilmesi içindi. Özdeki amaç  ise Çin ve Rusya’yı dünya çapında yalnız bırakmak, bunlara karşı geniş bir cephenin ilk adımını atmaktı. Türkiye’nin bu zirveye çağrılmadığını da not etmek gerekir.

Rusya’nın Ukrayna’daki varlığının kısa süreli bir operasyondan çok daha kapsamlı olduğu artık ortada. Günler devriliyor, görüşmeler şimdilik sonuçsuz kalıyor. Savaşın getirdiği felaketler de aynı oranda büyüyor. Batının Rusya üzerindeki yaptırımlarına da her gün bir yenisi ekleniyor. Büyük şirketler ülkeden çekildiklerini, ticareti durdurduklarını açıklıyor. Rusya hükümeti de ekonomik yıkıma karşı önlemler ve karşı hamleler açıklıyor. Yaptırımların yaygınlığı, ABD’nin yeni stratejisinin bir oranda başarılı olduğunu gösteriyor elbette. Bunların kısa vadede bir şok baskı yaratmak için mi kullanıldığı yoksa uzun vadeye yayılacak bir ekonomik savaşın ilk adımı mı olduğunu göreceğiz. Ancak ABD açısından geniş çaplı bu toparlanma eksiksiz değil.

Avrupa’nın ancak Rusya ile karşılanabilen enerji ihtiyacının kolay bir çözümü yok, bu bir. Yani Rusya’nın soluk borularının tamamen kesilmesi ve bu baskıyla Putin’in ‘gitmeye’ zorlanması zor. Ayrıca Almanya’nın askeri harcamaları arttırma kararı, yalnızca Rusya’ya yönelik düşünülemez. Kendi ordusuna, yani askeri müdahale kapasitesine sahip bir Almanya, ABD’nin arkasına dizilmeyen bir Avrupa ihtimalini de ortaya çıkaracaktır, bu iki. Son olarak da Rusya’nın Batı’dan tamamiyle izole edilmesinin uzun vadede olası tek sonucu Çin ile artan yakınlaşma olur. Peki sonrası? Rusya’ya karşı bir düzeyde bir araya gelebilen Batı bloğu aynı şeyi Çin için de kolayca yapabilir mi? Bu durum ancak çok daha büyük bir savaş ve çatışma durumu ile sağlanabilir.

Ukrayna’daki savaş, emperyalizm için yeni bir sürecin kapısını açtı. Sürecin nasıl gelişeceğini göreceğiz ancak bu süreç hiçbir odak için kolay gitmeyecek, geçici olmayacak. Ülkeler, kıtalar ve ittifakların aldıkları konumlar değişecek. Küçük ayrımlar derinleşecek, uzaktakiler yakınlaşacak, keskin kararlar alınacak. Dünya halklarının göreceği sonuçlar ise savaşlar, ekonomik krizler ve felaketler olacak.

Ancak bu çelişkiler derinleştikçe bir bütünlük olarak emperyalist kapitalist sistemin insanları ikna etme gücü de azalacak. Daha da büyük tutarsızlıklar, daha büyük yalanlar ortaya çıkacak. Odaklanılması gereken nokta da bu. Çünkü çözüm ihtimali yalnızca burada.

İlgili Yazılar

Post

Dünya Çapında

Post

Umut

Post

Muharebe Meydanımız

Post

Vakit Kaybetmeden

Post

Fark Eder

Post

Kaçmayı Hayal Etmek

Post

Parçanın Değil Bütünün Peşinde

Post

Çatlaklar Hallolmaz, Çelişkiler Kaçınılmaz

Post

Savaşa Karşı Tutarlı Yol

Post

Savaş Kapitalizmin Kuralıdır

Post

'Geççek' ama 'Kuzu Kuzu' Bekleyerek Değil

Post

Sosyalistler için Tespit, Amaç ve Yöntem