Batan Geminin Konutları
Açıklanan konut projesi, insanları borçlandırarak AKP’nin yarattığı batık ekonomiye son nefes suyu verme hedefi taşıyor. Çok yaygın kullanılan konut balonu terimi boşa değil. TOKİ’ye geçmiş yıllarda giren, faiziyle birlikte borcu biriken, daha temeli atılmamış projelerle baş başa kalan, şikayetlerine devletten yanıt alamamış pek çok insan var.
Başvurunun, ilk iki günde 1,5 milyon kişiyi bulmasında şaşılacak bir durum yok. Barınma ihtiyacının ne kadar büyük ve halkın çözüm arayışının ne kadar hayati olduğunu herkes bizzat yaşıyor. Emeğiyle geçinenlerin hele de uçuk kira artışlarıyla baş başa kalmışken kamu gücünü görerek “uygun fiyatlı ev borcuna” girme isteği son derece doğal.
AKP’nin ilan ettiği model doğal ve normal değil. Taksit ödemesi dışında yeme içme ulaşım masrafının olmamasını, olursa da eş, dosttan borçlanılabileceğini hesaplamış “AKP yönetimindeki şövalyeler”. Asgari ücrete yaptıkları, yapacakları artışları halka çok fazla gördükleri ortada, misliyle geri alma yolu için deli oluyorlar.
Binlerce konut nereye dikilecek ne zaman bitecek belli değil. Başvuruyla beraber halkın borç kalemi birikmeye başlayacak. Açıklanan ödeme 608 bin lira, altı ayda bir enflasyona bağlı olarak artacağı manipüle edilmek isteniyor. Ödemeler “konut teslimden sonra başlayacak” deniliyor sonra sözleşme imzasından sonra olarak insanlara imzalatılıyor.
AKP'nin kapitalist devlet anlayışı bankaların faizli borç sistemini sollamış bulunuyor. Konut kredisinden bile daha acımasız işleyen “sosyal konut projesi taksitleri” daha büyük bir borca sokuyor. Bugünün kapitalist ekonomisi aylık %40’lara varan bir enflasyona sahipken enflasyona oranlı aylık konut taksitlerini 20 yıl sonrasındaki rakamı hesaplamak şimdiden bile gerçekliğe aykırı duruyor.
Tüm bunlar normal bir çerçeveye oturtulmuş ve AKP de kamu kaynaklarını seferber edecek diye düşünülse bile Ağustos ayı ile beraber 40 milyar dolar olan cari açıkla parası olmayan devlet kasasının ortaya her gün katlanarak artan inşaat maliyetinin karşılığını halkın cebine göz dikerek çözebileceği anlamına geliyor.
AKP’nin TOKİ’yle, inşaat projeleriyle yarattığı büyük bir enkaz var, işler kendisi için hiç de yolunda değil. Son kozları bile olsa AKP milyonların konut ihtiyacının yüzde birine bile seslenemiyor. Emekçi halka faydadan çok zararı olan, kodlarını kapitalist devlet anlayışının borçlandırma yönteminden alan projeleri allayıp pullayıp pullayıp sunuyorlar.
Ne kadar altını çizsek az kalır; kapitalizm borçlandırarak yoluna devam edebiliyor. İnşaatlar halkın gerçek ekonomi dilinde değişmeyen sermaye anlamına geliyor. Toplumsal varlıkları gerçekten artıracak emek gücünü sistematik olarak devreden çıkarıyorlar. Borç, iflas, haciz sonunda dolaylı kalemlerle ekonomik krizleri derinleştiren düzen kaçınılmaz hale geliyor. Herkesin bankaya, AKP ile beraber büyüyen devlete borcu var. Konut için borçlanan halk bankaya, TOKİ’ye borçlanırken inşaatı yapanlar da iç ve dış borçlarla üretim yapabiliyorlar. Burada beşli çete veya AKP’den ihale alan büyük inşaat sermayesi vergi affı, hazine arazilerinden faydalanma gibi kıyaklarla palazlanıyor. Kamunun toprakları ve doğası devlet nezaretinde talana uğruyor. Borçların geri ödenmesindeki devlet ve kamu yükü de döne dolaşa emeğiyle geçinen yoksullaşan bizleri buluyor.
Çin’de, ABD’de ve Türkiye’de benzer şekilde inşaata ekonomide büyük yer ayırılması, borçla yönetilen, ekonomik krizi bu yolla büyüten kapitalist devletle dünya çapında bir kavgaya girmemiz gerektiğini gösterir. Büyük borçlar var, yapılan konutlar var, gittikçe artan konut ihtiyacıyla ortada bırakılanlar var, akıl alır gibi değil.
Bu düzende bu düzeni yönetenlerle barınma hakkı sağlanamaz. Kamulaştırma mücadelesine büyük ihtiyaç olduğu kesindir. Almanya’da bu yoldan devam eden kapitalist özel mülkiyetçi devlete karşı halk büyük eylemlerle cevap verdi, konutlarda kamulaştırma için referanduma gidilmek zorunda kalındı. Gayrimenkul zengini olan inşaat patronlarının ellerinde duran konutlar alınmış oldu.
Halkın barınma sorununa sermaye hizmetindeki iktidarları göndermek, kamulaştırma mücadelesinin imkanlarını çoğaltmak için geliyoruz, gücümüzü büyütüyoruz.
Bizler Emek ve Özgürlük İttifakı olarak uzun süredir çıktığımız yolu 24 Eylül’de Haliç Kongre Merkezi’nde kitlesel buluşmamızla taçlandırıyoruz. Siyasal hedef ve programımızı ilan ediyoruz. Elbette bu günlerde her seferinde daha büyük buluşacağız.
Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.