Post

Kapitalist Yağmacıların Enkazını Kaldıracağız

Doğu Anadolu fay hattı yalnızca on binlerce insanımızın hayatına mal olan bir felaket yaratmadı. AKP iktidarının beka ve güvenlik masallarıyla kurduğu suni dengeyi de ortadan yardı. Depreme ilk günden müdahale etmeyi beceremeyen hükümet çaresizlik içinde.

Ezberledikleri “siyaset yapmayın”, “dezenformasyon yapmayın”, “provokasyon” sözlerini bağırıyorlar sürekli. Kaşlarını çatarak, kara kaplı defterlerinden söz ederek, tehdit ederek, hedef göstererek bizleri korkutabileceklerini sanıyorlar. 

Çaresizlikleri geçtiğimiz gün Emekçi Hareket Partisi olarak Cevahir AVM’de yaptığımız eylemde iyice ayyuka çıktı. Anayasa’da açık hükümlerle güvence altına alınmış olan gösteri yapma hakkımızı kullanmak için alana gittiğimizde her köşenin polis ekipleri tarafından kuşatıldığını gördük. 

Kolluk güçlerinin performansı gerçekten takdire şayandı… 5 dakikalık bir açıklama yapmamızı büyük bir kıvraklık ve çeviklikle engellediler. 

Biz “Anayasa’dan üstün değilsiniz” dedikçe onlar “Kaymakamlığın emri var” dediler. 
Biz “on binlerce insanımız öldü” dedikçe onlar “Kaymakam” dediler. 
Biz hukuksuz emirleri uygulamayın dedikçe bizi yerlere yatırdılar, darp ettiler, araçların içine tıktılar. 

Elbette ki bunun yüzünden ağlayacak değiliz. Hayatımızdan hiç eksik olmayan Kaymakam’ın emirlerini başarıyla uyguladıkları için kendilerini tebrik (!) ediyoruz. Ancak bizi gözaltına alarak güvenliği sağlarken, alanda bulunan halkımızın kendilerine öfkeyle yönelttiği “günlerdir neredeydiniz?” sorusuna kulak vermelerini, anlamı üzerine düşünmelerini tavsiye ediyoruz.

Zira son kertede belirleyici olan “Kaymakam” değil, emekçi halkımızın iradesi olacak. 

***

Tablo çok net. AKP’nin öncelikleri çok net. 

Doğal afetlere müdahaleyi yalnızca AFAD’a bağlayan iktidar, deprem bölgelerinde en asgari koordinasyonu bile sağlayamadı. Ordunun sürece müdahalesinden çekindi. Sırf beceriksizliği görünür hale gelmesin diye sosyal medyayı kısıtladı. Gönderilen yardımlar yollara döküldü. Çadır ve yemek yardımları ancak ikinci günün sonunda doğru düzgün bölgeye ulaşmaya başladı. 

Sırtını rantçı inşaat çetelerine dayamış iktidarın bu enkazı kaldırması mümkün değil. O sebeple toplumun üzerindeki baskıyı artırabildikleri kadar artırmaya çalışacaklar. İnşaat patronlarının kirli sermayesine ekmek gibi, su gibi ihtiyaçları var. 

Bölgede apar topar ilan ettikleri OHAL bunun için. İlanın ardından Suriyeli göçmenlerin “yağmacı” oldukları iddiasıyla dövülerek öldürülmeleri, “dezenformasyon” ve “provokasyon” safsatalarının gündemi işgal etmesi tesadüf değil. Seçimlerin ertelenmesine ilişkin yapılan konuşmalar da. 

Hepsi AKP ve ortaklarının aldığı siyasi kararların sonucu. İktidar, süreci başından beri tamamiyle politik bir mesele olarak ele alıyor. Toplumda biriken öfkeyi başka yönlere saptırıp bu işten sıyrılmak istiyorlar. Deprem yıkımını bahane ederek seçimleri ertelemeye çalışıyorlar. Diyorlar ya, “siyaset yapmayın” diye. Bunlar enkaz altında yitirdiklerimizin, evsiz kalan yurttaşlarımızın acısını siyasi çıkarlarına alet etmenin dik alası değil de ne?

Onlara bu izni veremeyiz. Büyük Maraş depremi gibi, Büyük İstanbul depremi de kapıda. Eğer depreme müdahale mekanizmalarının denetimi AKP’ye kalacak ise böyle bir depremde yüz binlerimizi kaybetmemiz işten bile değil. Depremin yaralarını sarmak ve dayanışmayı sürdürmek çok önemli. Ancak kamunun yararını gözeten, kamunun denetiminde olan bir afet yönetimini de el birliğiyle kurmak zorunda olduğumuzu bilelim. 

Bunun için ilk koşul, toplumun her alanda önünü kapatan AKP iktidarının sona ermesidir. 

AKP’den siyaset yapmadan kurtulmamız mümkün değil. Depremde ortaya dökülen rezilliklere apaçık şahit olan kitlelerin öfkesini, toplumsal gerçekliğe taşıyabilecek olan tek şey örgütlü devrimci siyasettir. Devrimci siyaseti sokaklara, meydanlara, kitlelere taşıma görevi bizlerin üzerine düşüyor. 

Safımızı netleştirmeliyiz. İktidarın “birlik ve beraberlik” masallarını boşa çıkarmalıyız. Seçimleri ertelemelerine engel olmalıyız. Şimdi siyaset yapmanın, bu felaketin siyasi sorumlularının ipliğini pazara çıkarmanın tam sırası. İnşaat çetelerini teşhir etmenin, AKP’yle hesaplaşmanın tam sırası. Şimdi hesaplaşma zamanı.

Enkaz altındayız ve bizi bizden başka kurtaracak kimse yok. Çağrımız örgütlenme, gün be gün mücadele etme çağrısıdır. 

Talan iktidarına böyle son vereceğiz. Kapitalist yağmacıların enkazını birlikte kaldıracağız. 

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

Halkın Kendi Kendini Yönetmesi

Post

Aksa Tufanı’na Dair - II

Post

Aksa Tufanı’na Dair - I

Post

İki Tür Kimlikçilik ve ‘Bağımsız Devrimci Siyasal Hat’

Post

Kapitalist Yağmacıların Enkazını Kaldıracağız

Post

Devrimin Emarelerini Nerede Aramalı?

Post

İşçi Sınıfının Çıkarı Savaşlarda Değil Kardeşlikte

Post

Seçimlerle Sınırlı Kalmamak Üzerine

Post

“Sol Değerler” ve Devrimimizin Güncelliği

Post

Tarih Hala Sınıf Mücadeleleri Tarihinden İbaret